Bir Çevirgen’in Notları
Celal ÜsterBir Çevirgen’in Notları Gönderileri
Bir Çevirgen’in Notları kitaplarını, Bir Çevirgen’in Notları sözleri ve alıntılarını, Bir Çevirgen’in Notları yazarlarını, Bir Çevirgen’in Notları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi ülkelerinde düşünce özgürlüğünü savunduklarını ileri süren bazı sosyalistlerin sosyalist ülkelerde düşünce özgürlüğüne uygulanan baskıları görmezden gelmeleri ne tuhaf bir bahtsızlıktır. Kendi ülkelerinde eşcinsellerin haklarını savunduklarını söyleyen kimi sosyalistlerin sosyalist ülkelerde eşcinsellerin hayatının cehenneme çevrilmesine göz yummaları ne yaman bir çelişkidir. Böyle durumlarda safdillikten öte bir ikiyüzlülük yok mudur? "Sosyalizmin son kalesi" Küba'da insan haklarının çiğnenmesi karşısında sessiz kalan biri, kendi ülkesinde insan haklarını gerçekten savunabilir mi?
Sayfa 147Kitabı okudu
"Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır. Sanatın karşıtı çirkinlik değil, kayıtsızlıktır. İnancın karşıtı sapkınlık değil, kayıtsızlıktır. Ve yaşamın karşıtı ölüm değil, kayıtsızlıktır. "
Elie WIESEL
Sayfa 55Kitabı okudu
Celal ÜSTER'in çeviri yaparken keşfettiği mücevherlerden biri...
"İnsan ne yapabileceğini bilim yoluyla öğrenir, bu yüzden de dış gerçekliğin zorunluluğunu bilim açığa çıkarır. İnsan ne yapmak istediğini sanat yoluyla öğrenir, bu yüzden de insan yüreğinin özünü sanat açığa çıkarır. Gözlerini güzelliğe kapayan, bilime sırt çeviren burjuvalık ancak kendi budalalığını izler, özgürlüğü altından yapılmış çarmıha gerer ve bunu kimin adına yaptığını sorduğunuz zaman ""Kişisel özgürlük adına."" diye karşılık verir."
C. CAUDWELL
Sayfa 26 - Can Çağdaş YayınlarıKitabı okudu
Melih Cevdet, zaman kavramı konusunda çok duyarlıydı, "geçtiğimiz günler" denmesinden hiç hoşlanmazdı. "Biz günlerden geçmiyoruz ki, günler bizden geçip gidiyor," derdi.
"Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır. Sanatın karşıtı çirkinlik değil, kayıtsızlıktır. İnancın karşıtı sapkınlık değil, kayıtsızlıktır. Ve yaşamın karşıtı ölüm değil, kayıtsızlıktır."
Susan Sontag, “Fotoğraf çekmek, ölümlülüğü yaşamış olmak demektir,” derken, anlaşılan, tam da bunu söylemek istiyordu: Benzersiz bir anı hayatın içinden çekip alıp dondurarak, zamanın amansız geçişine tanıklık etmek.