Biz, bir târih, bir an'ane, bir görüş, bir nizam, bir üslûp, bir medeniyet kaybettik. Ammâ dirilişe inanıyoruz. Hâlk-ı cedid nüktesi ayan olacak ve ademin bağrından yeni bir hayat, yeni bir çehre ile baş kaldıracaktır.
Firdevsi ve Homeros milletlerinin geçmişinden kalan bakiye ve tortuyu, zaman harmanından destan rüzgarıyla savura toplaya, İran'a ve Yunan'a kıyametlik bir ömür sağladılar.
Bir bakıma destan devri geçmiş olabilir. Ama ölüm-kalım anlarında kütlelere can bağışlayan iman devri, kıyamete kadar insan oğlunun salınıp gezeceği bir meydan olarak sahibini beklemektedir.
lkinci Sultan Mahmud zamanında İngilizler padişaha buharlı bir gemi hediye etmişlerdi. Tair-i Bahri ismi verilen bu tekneye tayin edilen süvari kaptanlık vazifesini kabul etmemiş: "Ben arabacı değilim, gemiciyim. Böyle makine ile yürüyen gemiye süvari olamam!" deyip istifa etmişti.
Uzun, çetin, ezici bir muhasara Ve muharebeden sonra nihayet Bizans'ı alem haritasından silen Fatih Sultan Mehmed, yelkene hükmeden rüzgar gibi, kuruluşundan bu yana, devlet gemisini ufuktan ufuğa koşturan iman gücüne sığınmak, yorgun başını bir manevi huzur içinde dinlendirmek iştiyakına düştü. Bu yüzden de hocası Ak Şeyh'ten halvet ve riyazet