Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü

Cem Kozlu

Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü Gönderileri

Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü kitaplarını, Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü sözleri ve alıntılarını, Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü yazarlarını, Bulutların Üstüne Tırmanırken - THY, Bir Dönüşüm Öyküsü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu yapıt tümüyle geçmiş bir dönemi irdeliyor. En başta belirttiğim amaçlardan biri geleceğe yardımcı olmaktı. Çünkü, ünlü deyişin işaret ettiği gibi, "Tarihi bilmeyenler onu tekrar etmeye mahkûmdurlar."
Sayfa 297Kitabı okudu
"Sayın Bakanım, yabancıların bir deyimi vardır. 'Bozuk değilse tamire kalkışma derler', THY A'dan Z'ye değişikliğe veya bir kurtarıcıya muhtaç değil.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
Nasıl ki doktorunuz kalbinizin "check-up" ını yaparken size kalp krizi olasılığını artıran sigara, kilo, yaş, fiziksel kondüsyon gibi risk faktörlerinden söz ediyorsa, uçak kazası riskini artıran çok belirgin risk faktörlerini irdelemek ve seyahat planı yaparken rizikolu seçimlerden kaçınmak mümkün. İlk ve çarpıcı risk faktörü uçak seçimiyle ilgili. Batı imalatı uçaklar doğu yani eski Sovyet yapımı uçaklardan çok daha az kaza yapıyor. Bu doğu kökenli uçaklarda yapım hatası var anlamına gelmiyor. Bu uçakların uçtuğu eski Sovyetler Birliği coğrafyasının hava koşullarından altyapı eksikliklerine kadar bir dizi alt faktör daha var sonucu etkileyen. Uzun yıllardır yeni teknoloji üretilmemesi ve filoların yaşlanması da bir sorun. Netice itibariyle, batı yapımı uçaklarla uçmak eski Sovyet yapısı uçaklarla seyahatten birkaç kat daha güvenli.
Sayfa 247Kitabı okudu
Gördüm ki birçok değerli pilot idari görevden kaçıyor. Uçuştan uzak kalmak , camianın tepkisini çekmek, idari ve mali sorumluluk altına girmek pek çoğunu ürkütüyordu. İstisnasız hepsi uçuşu tükenmeyen bir zevk ve heyecanla yaptıklarından bu tereddüdü anlamak kolaydı.
Sayfa 135Kitabı okudu
İlkinde kıdemli bir Airbus pilotu beni ziyaret etti ve şu temayı işlemeye başladı: "Biz istersek şirketi vezir de rezil de ederiz. Sürati biraz optimumdan şaşsak, irtifayı iyi seçmesek, freni gereğinden sert yapsak zarar yazdırırız." Tehdit olarak algıladığım böyle bir yaklaşımı kabul edemeyeceğimi , üstelik yıllarca silahlı kuvvetlerde vatana hizmet etmiş kişilerin "haince" diye tanımlayabileceğim davranışlara kayabileceğine inanmadığımı söyleyince , yüz elli Airbus pilotunun istifaya karar verdiğini âdeta tebliğ etmişti.
Sayfa 130Kitabı okudu
Bende kokpitteyken belirli sınırları aşmamaya özen gösterdim. Siyasi konulara hiç girmedim. Sohbet pilot maaş ve mesailerine gelirse, dinledim, tartışma hatta münazara ortamından uzak durdum. Varsa onların şikâyet , talep ve önerilerini not ettim, yerine göre temel kurumsal hedef ve stratejilerimizi anlatıp, yönetimin vizyonu ve şirketin gidişatıyla ilgili özet bilgi vermeye çalıştım. İlke olarak da ziyaretimi nezaket sınırları içinde kısa tutmaya çalıştım. Hiçbir zaman çat kapı kokpite girmedim. Ancak Kaptan'ın daveti üzerine ziyaret ettim; şirketin genel müdürü olabileceğimi ama o sefer ve uçağın patronunun Kaptan, benim de onun konuğu olduğumu unutmadım.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Diğeri de , bana rehberlik eden kurt pilotun uyarı ve öğütleriydi. Firma 30'la 150 milyon dolar arasında değişen bir yüksek teknoloji ürününü ve icabında 200-300 yolcu ve ekibi iki kişinin bilgi, maharet, disiplin ve yetkinliğine emanet ediyordu. Her toplumda en yüksek seviyelerde ücret alan bu grupla şirketin zaman zaman ekonomik çekişmeleri olsa da özünde yönetim pilot camiasıyla karşılıklı güven ve saygıya dayalı şeffaf ve sıcak bir ilişki kurmadan kurumunu sürdürülebilir başarıya götüremezdi. Uçuş güvenliği de pilotlara rağmen değil ancak onların bilgi, katkı ve motivasyonlarını seferber ederek güçlendirilebilirdi.
Sayfa 127Kitabı okudu
İlk fırsatta simülatör eğitimi gören pilot gruplarımızı Amman, Londra ve Miami'de ziyaret edip kendilerini, hocaları ve o tesisleri yönetenlerle görüştüm. Flight Safety Internetional adlı kurumu Pan American'ın baş pilotluğundan malulen ayrılmış çok deneyimli bir kaptan yönetmekteydi. "Sektöre yeni girmişsiniz. Dünyanın en nazlı, en zor profesyonel kitlesini yöneteceksiniz. Tanrı kolaylık versin," dedi. Konuyu biraz deşince devam etti: Amerika'da pilotlar hem parası hem de zamanı en çok insanlardır. Örneğin cerrahlar da pilotlar kadar kazanır, ama sabahın altısından akşamın dokuzuna kadar çalışır, sonra evlerine gidip yatarlar. Bizim pilotlar ise haftada 15, bilemedin 20 saat havadadır. Kalan zamanlarını golf kulübünde veya yat kulübünde havayolu yönetimini eleştirmekle, kendilerinin nasıl daha iyi yönetebileceklerini konuşmakla geçirirler. Seni kesinlikle beğenmezler ama kendi aralarında da kolay anlaşamazlar. Ne onlardan kork ne de onları ürküt."
Sayfa 126Kitabı okudu
Sivil Havacılık çok inişli çıkışlı bir sektördü. Doğal afet, savaş , salgın hastalık ve ekonomik krizlerden çabuk ve derin etkileniyordu. Çünkü uçak ile seyahat kişi ve kurumların anında iptal edebilecekleri veya erteleyebilecekleri bir hizmetti. Yakın mesafeler için kara ve demiryolu alternatifleriyle ikame olabiliyordu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Taklamakan Çölü'nün nasıl bir kum deryası olduğunu, üç yanının dünyanın en yüksek dağlarıyla kuşatıldığını , Gobi Çölü'nün de dördüncü cepheyi tıkadığını, bu bölgeye yaklaşmanın bile tehlikeli olduğunu, tarih boyunca binlerce gezginin bu havzayı Tibet, Keşmir, Afganistan, ve Rusya'ya bağlayan buzlu geçitlerde nasıl can verdiğini anlatıyordu. Birden patlayan kara-buran adlı kum fırtınalarının Taklamakan ve Gobi'de yüzlerce deve ve insandan oluşmuş kervanları en ufak bir iz bırakmadan yuttuğu kaydedilmişti. Zaten Taklamakan'ın da anlamı "içine gir, tekrar çıkamazsın" idi.
Reklam
Birlikte katıldığımız bir iki uluslararası toplantıda birbirimize ısındık. Filo çalışmalarımızda bize yardım etmesini, hiç olmazsa ellerindeki teknik karşılaştırmaları bizimle paylaşmasını rica ettim. "Olur," dedi, "ama ondan önce sana manşetten bir öneride bulunayım. Sebze türlüsü gibi filonuz var. Sanki her uçak tipinden eşantiyon almışsınız. Ne mantığı, ne stratejisi anlaşılıyor. Tarife yapısını, eğitimi, teknik bakımı, stok yönetimini kolaylaştırmak, sözün kısası para kazanmak istiyorsan çoğu tipi elden çıkar, filo büyüdükçe, her tipteki uçak sayısını arttırırken, filodaki tip adedini asgariye indir. Bunu yapabilirsen hangi tipi seçmişsin çok fark etmez. Tabii ki tek üreticiye bağlanma."
Birkaç kez uçağı sabah seferine yetiştirmek için gece boyunca cansiperane çalışıp ter döken mühendis ve teknisyenlerin sıkıntılarını yaşadım. Üstelik mevzuat üstün gayreti anlamlı bir biçimde ödüllendirmeye olanak vermiyordu. Tekniğin yöneticileri ancak Florya'dan getirttikleri lahmacun, baklava, börekle moral yapmaya çalışıyordu.
Göreve başladığımda bir yolcu benimle alay etmişti: "THY'ye teşekkür ederiz. Seçenekli mönü veriyorsunuz. Giderken tavuklu pilav yedik; gelirken de pilavlı tavuk."
Yolcuya iyi davranabilmek için personel önce birbirine iyi davranmaya başlamalıdır. Bunun yolu insanın yaptığı işten gurur duymasından geçer. Ayrıca, idrak etmelidirler ki emeklerinin karşılığı ayda bir aldıkları maaştan, çok daha önemlisi, her gün elde edebilecekleri yolcu teşekkürü, tebessümü , tatminidir.
Yaptığım yanlıştı. Kokpitteki malzemeyle ilgili talimatı incelemeden ancak uçuş ve teknik ekibin yöneticilerinin verebileceği bir karar almıştım. Kısa bir süre sonra dünyada meydana gelmiş uçak kazalarını araştırırken rastladığım bir rapor hatamı daha iyi idrak etmeme yardımcı oldu. Kaza 1960 yılında Boston'un Logan meydanından kalkıştan hemen sonra meydana gelmişti: Otomobil ön koltuğu gibi ileri geri kayabilen pilot koltuklarından birisinin kızak mekanizması arızalanınca teknisyen talimat gereği arızalı çubuğu değiştirmek yerine arızayı bir telle geçici olarak giderip uçağı sefere veriyor. Kalkıştan hemen sonra tırmanış sırasında tel kopunca koltuk birden geriye kayıyor, insiyaki olarak levyeye asılan pilot uçağın burnunu kaldırıp "stall"a sokuyor, yani uçağın aerodinamik kaldırış gücünü kaybediyor. Taş gibi Bostan Körfezi'ne gömülen Lockheed Electra'nın 72 yolcusunun 62'si can veriyor.
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.