''Bakın demek istedi Simeon Krug, bir milyar yıl önce hiç insan yoktu, sadece balık vardı. Solungaçları, pulları ve küçük toparlak gözleri olan kaygan bir şey. Okyanusta yaşıyordu; Okyanus bir hapishane gibiydi ve hava da hapishanenin tepesindeki çatı... Hiç kimse çatıdan geçemezdi. Geçersen ölürsün, diyordu herkes, işte bu balık çatıdan geçti ve öldü. Başka bir balık vardı, o da çatıdan geçti ve öldü. Ama başka bir balık daha vardı, o da çatıdan geçti ve sanki beyni yanıyor gibiydi, solungaçları tutuşmuştu ve hava onu boğuyordu, güneş gözlerine sokulan bir meşaleydi sanki çamura uzanıp ölmeyi bekledi ve ölmedi. Tekrar sahilden aşağı süründü, suya daldı ve dedi ki; bakın yukarıda koskoca bir dünya var. Sonra yine yukarı çıktı, orada belki iki gün kaldı ve öldü. Diğer balıklar o dünyayı merak etti. Çamurlu suya tırmandılar. Orada kaldılar. Havayı nasıl soluyacaklarını öğrendiler. Nasıl ayağa kalkacaklarını, nasıl yürüyeceklerini, güneş gözlerindeyken nasıl yaşayacaklarını öğrendiler. Kertenkelelere, dinozorlara... dönüştükleri her neyse ona dönüştüler ve milyonlarca yıl boyunca dolaştılar, arka ayakları üzerinde durmaya, nesneleri elleriyle tutmaya başladılar, kuyruksuz maymunlara dönüştüler, kuyruksuz maymunların akılları gelişti, insan oldular. Az da olsa bazıları yeni dünyalar aramaya devam etti. Onlara, Haydi, okyanusa geri dönelim, yine balık olalım, böylesi daha kolay diyorsunuz. Belki onların yarısı, belki yarıdan da fazlası bunu kabul etmeye hazır ama hep birileri de var ki, Deli olmayın, diyecekler. Artık balık olamayız. Böylece geri dönmeyecekler. Tırmanmaya devam edecekler.''