Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çok Yaşasın Ölüler

Cahit Irgat

En Yeni Çok Yaşasın Ölüler Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Çok Yaşasın Ölüler sözleri ve alıntılarını, en yeni Çok Yaşasın Ölüler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kadının tiyatrodan biriyle yaşaması kampanyanın selameti için elzemdir. O günkü gezginci tiyatroların bir anlayışıydı bu. Yanlış doğru, böyleydi.
Gezginci tiyatrolarda her kadının bir erkeğe ihtiyacı vardır. Bu erkek bu kadına yolculuk boyunca paratoner vazifesini görür. Dışardan gelecek her olaya bu erkek göğüs gerer. Böylece kadın dışardan birine takılıp tiyatroyu bırakamaz.
Reklam
Seni yalnızlıklar öldürdü. Seni umutsuzluklar öldürdü. Seni insan acıları, insan acılıkları öldürdü. Mutsuzdun. Ve Attilâ İlhan’ın dediği gibi: “Biz hepimiz bir kıyıda kaldık. Elimizden bir halt gelmiyor. Yüreklerimizi eski gazeteler gibi buruşturup atıyoruz.”
Ama sonraları, yıllar sonraları bir ateşçemberine kıstırılmış akrep gibiydi Sabahattin Ali. Yıl 1945. Tek Partili rejimin kara günleri, yıkılan matbaalar. Bütün ileri düşünceli yazarların, şairlerin, ressamların tevkif edildiği, sürgün edildiği, işkence edildiği kara günler
Tek Partili rejimde [1923-1946] birçok yazar, birçok şair gibi ikide bir ihbarlarla, gammazlıklarla hapse atılmıştır. Kısa süreler, uzunca süreler, uzun süreler içerde yatarak aracılarla, tanıdıklarla, aflarla kurtulmuş tercümanlıklara, hocalıklara atanmıştır.
Evet, o, hikâyelerini yaşayarak yazıyordu. Aziz Nesin’in dediği gibi: “İşin doğrusu şudur ki, Sabahattin Ali hikâye yazmak için yaşayan bir adamdı. Bütün hayatı parça parça hikâyelerdir. İşte bunun için mücadele eder, bunun için gizlenir, bunun için kaçardı.
Reklam
Turnede Ankara’dalar bir gün, Şehir Tiyatrosu oyuncuları. Atatürk bir gece yemeğe çağırıyor onları. Hâzım, Atatürk’ün yanında, masada epey içiliyor o gece. Atatürk, – Hâzım terliyorsun, ceketini çıkarsana, diyor. Hâzım mahcup gülümsüyor. Atatürk’ün huzurunda ceket çıkarır mı hiç. – Aman paşam diyor; maaşı daha bugün aldık, iç cebimde ne olur ne olmaz, kalbimin üstünde dursun sıcaklığını duyayım. Ata’nın çok hoşuna gidiyor, kahkahalarla gülüyor.
Provalara en erken o gelirdi. Rolünü en çabuk o ezberlerdi. Bir gün beş dakika geç gelmişti provaya. Ayaklarının ucuna basa basa: – Aman çocuklar, dedi, susun, geciktiğimi Muhsin duymasın, kızar ceza verir, beni azarlar. Karısı bile böyle korkarsa “Muhsin otoritesi”nden, biz ne yapmalıydık? Türk tiyatrosuna gelmiş bu en büyük kadın oyuncu 1904’te doğdu. 13.11.1943 cumartesi günü biri beş geçe Alman Hastanesi’nde öldü. Çok genç, otuz dokuz yaşında.
Sayfa 5 - TÜRK TİYATROSUNUN EN BÜYÜK KADINI, NEYYİRE NEYİR
Piyano çalışıyordu gene bir gün, camlı kapıyı tıkırdattım girdim, çok şaştı böylesine girişime içeri. Öyle ya birinci ve ikinci sınıf oyunculardan başkaları giremezdi buraya: – Neden? dedim, neden “İskelet” adını taktınız bana?.. Açlık ayıp mı? Az kazanmak ayıp mı? Ona soru sormak kimin haddine! Piyanoyu kesti bir zaman. Muhsin Bey’in beni sevdiğini düşündü belki: – Yanlış, dedi, ben böyle bir şey demedim. – Ama duydum, dedim. Galip Arcan da duydu, dedim. Sert baktı gözlerime, sert bastı tuşlara. Daha fazla konuşabilmek ne haddime.
Sayfa 3 - TÜRK TİYATROSUNUN EN BÜYÜK KADINI, NEYYİRE NEYİR
Sert mizaçlı bir kadındı, hırçındı, ama kişiliği olan bir sanatçıydı. Kimi sevdiği, kimi sevmediği pek bilinmezdi. Beni sevmediği muhakkaktı.
Sayfa 5 - TÜRK TİYATROSUNUN EN BÜYÜK KADINI, NEYYİRE NEYİR
876 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.