Bir kitabı okurken hem rahatsızlık duymanın hem de hayran olmanın adı oldu benim için “Daha”.
Olaylar , düşünce girbadı içinde akarken yazar , somut ve soyut tasvirleri çok başarılı şekilde okuyucuya sunmuş.
Kitap yeraltı edebiyatı türü olarak sınıflandırılırken Charles Bukowski anmadan geçemiyor insan. Hakan Günday bu türün cesur kalemi olmuş ki , ülkemizde bu oldukça zor bir şey aslında.
Küresel dünya hesaplarının en büyük yarası insan kaçakçılığı üzerinden yola çıkan “Daha” Gaza adlı çocuğun evrimleşme sürecini de bu hikayeye ortak ediyor.
Gaza nefretin , korkunun , şiddetin onu sarıp sarmaladığı hayatında kağıt bir kurbağının peşinden yollara düşüyor.
Yolculuk ağır travmalar ve delilik sınırında devam ederken Gaza sonunda kendi olabileceği yere varıyor.
Merak ettirici , cesur , gerçekçi , muhalif , düşündürücü , yaşananların doğruluğunda üzücü ve rahatsız edici ve başarılı …
Yalnızca biraz daha toparlayıcı yazılsaydı daha iyi olurdu ki , belli bir noktadan sonra kendini yineleyen anlatım artık sonu gelse dedirtiyor bana göre. Tek kusuruda bu olsun ne diyeyim.