Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Descartes Felsefesine Giriş

Afşar Timuçin

Descartes Felsefesine Giriş Sözleri ve Alıntıları

Descartes Felsefesine Giriş sözleri ve alıntılarını, Descartes Felsefesine Giriş kitap alıntılarını, Descartes Felsefesine Giriş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her büyük düşünce sessizlikte dünyaya gelir.
Eski kitapları okumak geçmiş yüzyılların değerli insanlarıyla oturup konuşmak gibidir.
Reklam
Bize yan­lışları getiren acele yargılardır.
İyi bir zihne sahip olmamız yetmez, önemli olan onu iyi kullanmaktır.
Sonra, filozofun genelgeçer bir önerisi vardı: hepiniz, diyordu, bir kere her şeyden tam tamına kuşkulanın.
"Descartes insanlardan uzakta ya­şadı, çağında hiçbir yapıt onun yapıtından etkilenmedi. Ama çağının temel özellikleri onda bütün arılığıyla yansır: çağı­nın bilincidir sanki o"
Reklam
Sonunda evrensel kuşku şu apaçıklık noktasına gelir dayanır: her şey boş olsa bile, bu her şeyin boş olduğunu düşünebilen ben'in herhangi bir şey olması gerekir, bir baş­ka deyişle her şeyin varlığı tartışma götürebilir, ama her şe­yin varlığından kuşkuya düşen ben'in varlığından kuşkuya dü­şülemez, çünkü varlığı öylesine sağlam, öylesine kesin duyulan bir şeydir ki o, olumsuz kuşkucuların en saçma kanıt­larıyla bile sarsılamaz, öyleyse bu temel, bu ben temeli, bir felsefe kurmak için ilk temel olarak, çok sağlam bir ilk te­mel olarak, birinci ilke olarak alınabilir. Böylece, uzun ara­malardan sonra Descartes bir cogito ergo sum (düşünüyo­rum öyleyse varım) temeline ulaşır.
Evet, kişinin ahlak açısından güçlülüğü, böylece, kendine, tutkularına söz geçirme gücüyle belirgindir. «İstemin tutkuları kolayca yendiği ve tutkularla beraber ortaya çıkan bedensel devinimleri durdurduğu ruhlar güçlü ruhlardır». Böylece Descartes ahlaklı insanı kendine egemen insan olarak tanımlar. Bazı kişiler iyi'yi ve kötü'yü bilen, bu iyi kavramı üzerinde sağlam yargılara sahip olan insanlardır, bu yargıları izleyerek eylemlerini bir düzene koyarlar. Bazı kişiler de çok güçsüzdür, onların istemleri bazı yargıları izleyebilecek gibi değildir. İkinci türden insanlar kendilerini tutkuların eline bırakırlar, çoğu birbiriyle çelişen bu tutkuların itip çekmeleri arasında güç durumlarda kalırlar. Bu nasıl olur? «Korku ölümü aşırı bir kötülük, ancak kaçarak kurtulunabilecek bir kötülük diye belirlerken, gözüpeklik bu kaçışın çirkinliğini ölümden daha kötü bir şey olarak gösterir; bu iki tutku istemi ayn biçimlerde etkiler, istem bazen birine bazen öbürüne başeğerken durmadan kendisiyle çelişir ve mutsuz olur».
Sayfa 137 - bulutKitabı okudu
İnsan için önemli olan şeylerden biri de acıdan kaçmayı bilmektir.
Reklam
Dış dünyaya, nesneler dünyasına baktığımız zaman bu dünyanın devingen bir dünya, bir bitmez devinimler dünyası olduğunu görürüz. Şöyle der Descartes bu konuda: «Dünya­ da aralıksız süren bir çeşitli devinimler sonsuzluğu bulun­duğunu görüyorum. Günleri, ayları, yılları oluşturan en bü­yük devinimleri gördükten sonra, bakıyorum Yer'in buhar­ları bulutlara doğru durmadan çıkıyor sonra iniyor, hava her zaman rüzgarlarla sallanıyor, denizler hiç durulmuyor, çeş­meler ve ırmaklar aralıksız akıyor, en sağlam yapılar sonun­ da yıkılıp gidiyor, bitkiler ve hayvanlar doğuyor ve ölüyor, kısacası değişmeyen hiçbir şey yok. Buna göre hiç durma­ dan devinen sayısız küçük parçacığın yalnızca alevde değil tüm cisimlerde bulunduğunu, eylemlerinin çok şiddetli ol­madığını, çok küçük oldukları için de herhangi bir duyumuzla algılanmaktan uzak kaldıklarını görüyorum»
Ne yoksulluktan, ne sürgünden, ne zindandan, ne ölümden korkmalı, ama korku denilen şey­den korkmalı.
Zor şey­lerin daha güzel olduğuna inanmak ölümlülerin ortak yanlı­şıdır.
Evet "kuşkulanılabilir her şeyi yanlış diye belirlemek yararlıdır," ancak "biz bu kuşkuyu eylemleri­mizi gerçekleştirirken hiç mi hiç kullanmamalıyız, çünkü yaşamımızdaki davranışlarımızia ilgili olarak çok zaman yalnızca sanı değeri taşıyan görüşleri izleriz, nedeni de işlerimizi yaparken eylemde bulunma fırsatlarının hemen her zaman daha biz kuşkudan kurtulmadan gerçekleşmesi zorun­luluğudur."
"Birinci kural: doğruluğunu apaçık bilmediğim bir şeyi doğru diye almamak, yani acelecilikten ve önyargıdan özenle kaçınmak, yargılarımda zihnime açık ve seçik bir biçimde gelen ve hiç­bir biçimde kuşkuya koyamadığım şeylerin dışında herhan­gi bir şeyi tanımamak. İkinci kural: inceleyeceğim güçlük­lerden herbirini olabildiğince parçalara ayırmak ve onları en iyi çözülebilecek duruma getirmek. Üçüncü kural: dü­şüncelerimi en basit ve tanınması en kolay olan nesneler­den başlayarak ve yavaş yavaş, derece derece ilerleyerek en karmaşık bilgilere kadar götürmek ve doğal olarak birbiri ardından gelmeyen şeyler arasında da bir düzen varsaymak. Sonuncu kural: her yerde bütünsel saymalar ve en genel göz­den geçirmeler yaparak hiçbir şeyi dışta bırakmadığımdan güvenli olmak."
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.