Fakirlik ve zenginlik problemine İslamî perspektiften yaklaştığımız zaman genel olarak alın teriyle çalışıp kazanmanın tavsiye edildiği ve zenginliğin övüldüğünü görmekteyiz.Bu nedenle İslam'ın fakirliği tercih ettiği ya da ona kutsiyet tanıdığı şeklindeki bir iddianın sahibi olmak doğru değildir.Nitekim Hz Peygamber (s.a.v) Allah'a sığındığı konular arasına fakirliği de dahil ederek şöyle dua etmiştir: " Allah'ım fakirlikten,ihtiyaçtan,zilletten,zulmetmekten ve zulmolunmaktan sana sığınırım."Diğer bir hadiste ise şöyle buyurmuşlardır: Sizden birinin,odun toplayıp sırtı ile taşıması,birinden dilenmesinden daha hayırlıdır.İstediği kimse verirse minnet altında kalınır.Vermezse mahcup olunur."
Gerçekten zayıfı himaye etmek, müslümanların daima şiarı olmuştur. Bu itibarla, yetime bakmak, iyilikte bulunmak, himaye etmek ve kimsesiz çocukları koruyup kollamak, hayri ve sevabı bol olan bir davranıştır.
Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.) de bu konunun önemine dikkat çekmek bakımından etrafında bulunan arkadaşlarına işaret parmağı ile orta parmağını göstererek yetime iyilik eden kişi ile kendisinin cennette bu iki parmak gibi yan yana olacağını müjdelemiştir (Müslim, “Zühd”, 42).
Başka bir hadiste ise konunun önemi şöyle ifade edilmiştir: “Müslümanların evlerinin en hayırlısı, içinde yetime iyilik edilen evdir. Müslümanların evlerinin en şerlisi, içinde yetime kötülük edilen evdir." (İbn Mâce, "Edeb", 6) "Kim bir yetimin başını Allah rızası için okşarsa, elinin değdiği her tüy için kendisine sevap verilir." (et-Tergib, 3/349)