Bizden daha az akıllı diye tasallut ve tahakkümümüz altındaki onca hayvana yaptığımız eziyeti bu biricik zekamız haklılaştırıyorsa eğer, bizden daha zeki Marslıların dünyamızı, bu biricik yaşam alanımızı işgal etmeleri karşısında merhamet dilenmeye nasıl yüzümüz olur?
Dünyayı işgal eden ve yanlarında getirdikleri devasa makinelerle (üçayak, tripot) önüne çıkan her engeli yıkan, insanlığın başına bela bu Marslılar karşısında, çaresizce kaçmaya uğraşan ana karakter ve birkaç bölüm boyunca ona eşlik eden adamlar.
Beni en çok çarpan da kahramanımızla yolları kesişip, ona eşlik eden ve birlikte kaçmaya, en azından hayatta kalmaya çalışan adamlardan topçu subayı ile öykünün kendi ağzından anlatıldığı kahramanımız arasındaki diyaloglar oldu.
Tadımlık bir cümle ekleyelim:
"Bizler yenildik. Şimdi yapmamız gereken, kanalizasyonlara çekilmek. Zayıflarla, sakatlarla, yaşlılarla işimiz yok; ne de hayatının biricik derdinin yenilenmesi gereken bilet tarifeleri olduğu beyzadeler ve aşırı duygusallıkları mantıklarının katili olan çıtkırıldım hanımefendilerle.. Bize güçlü olanlar gerekecek, Marslı teknolojisini bize taşıyacak casuslar.."
Yine Wells, yine sıra dışı bir kurgu, yine yazıldığı dönemin hayli ötesinde olan nefis bir başyapıt..