Selamün aleyküm camia,
Aranızdan bir kişiye aşağıdan seçmiş olduğu bir eseri hediye etmek istiyorum.
Sadece yorumlarda eser adını belirtmeniz kâfidir.
Herkesler için hayırlısı olsun.
Açıklanma Tarihi: 05.08.2023
Eserler:
-
Birbirini çok sevdiği halde aynı dili konuşamayan insanların zamanla birbirini tüketmesine çok kez şahit oluruz. Bu tükenişler durup dururken yaşanmaz elbette. Tartışmanın en alevli yerinde, "Eşimi çok seviyorum aslında, biraz alttan alayım" diyebi- len insan sayısı çok azdır. Çünkü tartışma anında sevgi, yerini hak mücadelesine çoktan bırakmıştır ve kabul edelim, eşimizi kendimizden daha fazla sevdiğimiz o heyecanlı ci- cim ayları birkaç yıl geride kalmıştır.
Evlilikte tartışmalar, düğüm noktalarının çözümü adı- na gereklidir. Usulünce yapılan münakaşalar evliliğe güç katar. Aşılan her sorun evliliği bir adım öteye taşımak demektir çünkü. Ancak pek çoğumuz için böyle fırtınalı dönemleri aklıselim değerlendirmek zordur. Zira işin bir ucunda biz varız, diğer ucunca eşimiz... Benliğimizin dahil olduğu meselelere objektif yaklaşmamız pek kolay olmaz. Bu nedenle nasıl tartışacağımızı bilmemiz önemlidir.
Anlık mesaj grupları da ailenin zamanından çalan en büyük suçlular arasında sayılıyor. Eski okul arkadaşları, iş arkadaşları, akrabalar, kardeşler gibi başlıklar altında kümeleşen insanlar arasında muhabbet âdeta hiç bitmiyor. Nasıl bitsin? Ortalaması beş-on kişi olan grupta birinin diyeceği bitse diğerininki bitmiyor.
Eşinin grup mesajlarından daralan Hasan Bey, çareyi zaman sınırlamasında bulmuş: "Akşam yemeğinde hepimiz sofradayken eşimin telefonundan gelen uyarı seslerinden iyice rahatsız olduğum bir gün 'yemekteyken çalan telefona bile bakılmaması' kuralını getirdim. Sağ olsun, hatasını bildiğinden olacak eşim de hemen kabul etti bu durumu. Düşünsenize, siz çoluk çocuk yemek yiyip muhabbet ediyorsunuz ama eşiniz her 'tinn!' sesiyle eline telefonu alıp bir şeyler yazıyor, gülüyor vs. Hepinizin olduğu yerde eşiniz bulunmuyor bir nevi. Şahsen ben buna gelemem ve evde de böyle bir şeye tahammül edemem!"
Bir bakıma karakter savaşına döndürdüğümüz münakaşalarımız, yukarıda bahsettiğimiz gibi evliliğimize basa- mak atlatmak yerine yıkıcı bir etmene dönüşür. Eşimizin kişiliği veya zaafları üzerinden yürüttüğümüz her tartışma onunla aramızdaki köprüleri atmak için bir darbe gibidir. Mücadelenin yıkıcı etkilerini yine İmam Gazâlî'den [kuddise sırruhůj okuyalım: "Bu mücadele muhatabına eziyet verir, öfkeyi artırır, hak ya da bâtıl ayırt etmeden muhatabı konuştuğunu savunmaya sevk eder, söz sahibini her ne şekilde olursa olsun kötülemeyi hedefler, karşılıklı kavga ve sürtüşmeye sebep olur. Birbiriyle mücadele eden iki kişi karşıdakine düşmanlığın en ileri derecesindeki kötü sözlerle karşılık verir, arkadaşını susturmak ve engel olmak için kuvvetli çıkışlar yapar."
Cedelleşmenin ateşine kapılıp yıkıcı tavırlar sergilemek ne bize ne eşimize fayda sağlar. Sadece o anki öfkemizi boşaltmamıza neden olur ki bu da alevi harlamaktan başka bir işe yaramaz. Eşlerden birinin alttan alarak ateşi söndürecek itfaiye görevini üstlenmesi gerekebilir. Bunu bir kayıp yahut eksiklik, eziklik gibi görmemek gerekir. Tam tersine olgun insanlar ancak bu şekilde davranabilecek güce sahiptir.Cedelleşme anında susmamızı tavsiye eden İmam Gazâlî [kuddise sırruhū] olaya nasıl yaklaşmamız gerektiğini ise şöyle izah ediyor: "Böyle bir durumda kişiye gereken susmaktır ya da inat ve inkâr tarzında değil de âdeta yararlanmak gayesiyle soru sorarak meseleyi açıklığa kavuşturmak veya son derece nezaket üslubuyla açıklama istemek şeklinde olmalıdır."