Canım Mahir! Kitabı uzum süre beklettim çünkü yazarın tüm kitaplarını okudum ve uzun zaman kitabı çıkmazsa okuyamayacağım Mahir kalmadı.
Kitap derin devletin önemli kilit kişilerinden ve kara kutusu diye görülen Salih Karahisarlı’nın bir trafik kazası sonucunda hafızasını kaybetmesiyle geriye dönüşü konu alıyor. Bu dönüşte, yaşadıkları, yaşayamadıkları, acımasızlığı, çocuklarına hayatları boyunca içlerinden çıkamaya çalıştıkları ve asla çıkamadıkları travmaları anlatılıyor. Hafızasını kaybetmiş bu altmış yaşındaki tonton ihtiyarla ilk ilişkiyi torunu Başak üzerinde kayısı resimleri olan garip bir yazarın garip bir kitap sayesinde kuruyor. Yazarın burada kendisine yaptığı ince göndermeler uzayan bölümler arasında eğlenceli geçişler sağlıyor. Babaya en uzak büyük oğul Samim için büyük devrim niteliğinde olan kaza, ilişkilerine bambaşka bir boyut kazandırıyor. İkinci oğul Fikret bu boyuttan çok rahatsız olduğunu her seferinde gösterirken üçüncü çocuk olan Müge, yeni biten evliliğinin travmaları arasında dahil olabiliyor ancak olaylara. Salih beyin eşi Nermin Hanım ise bu kazadan kendine hayal ettiği dünyayı yaratıyor.
Yazarın derin arkeoloji, sanat tarihi, din bilgisi Barnabas İncili ile inceden kendini gösteriyor.
Kitabı bitirip kapatırken, Salih Karahisarlı’nın hafıza kaybındaki karakterini çok severken ama aynı zamanda ona gerçek Salih Karahisarlı’ya duyduğunuz öfkeyi hissediyorsunuz.
Canım Mahir, yine yaz yine bekleyeyim seni bu kadar…
Keyifli okumalar :)