Kitabın adı:Gülüm
Yazarın adı:Demet Aktınyeleklioğlu
Sayfa sayısı:424
Aşkın dili dini ırkı olur mu? Olmaz. Savaş Tanrı'nın insanlığı ateşle sınamasıdır.
Alinga NWTV'nin belgesel yapımcısıdır Ethan ise Alinga ile çalışan kameramandır.
1975 yılında Avustralya'nın Mantubo bölgesinde büyük bir sel olmuştur. Alinga ve Ethan bu sel görüntülerini çekerler. Alina bu sel felaketinde gördüklerinden çok etkilenir mesai bitiminde kendisini kitapçıya atar bir kitap alıp okuyup kafasını dağıtmaktır amacı. Kitapçıda çalışan Stanley ise Alinga'ya aşıktır ama Alinga buna hiç aldırmaz. Stanley tam sana göre Bir hatıra defteri var der ve verir. Hatıra defterinin üstünde "ANZAK ORDU HEMŞİRESİ HELEN'in GELİBOLU SAVAŞI ve AŞK ANILARI"yazıyordur. Gelibolu ve aşk? Savaş ve Aşk ne alaka.
Alinga okudukça deftere bağlanır ve kendinden bir şeyler bulur bu hemşire Helen sanki tanıdık geliyordur. Nedir bu bağlantı defterin bitimine yakın Çanakkale'ye gitmeye karar verir Çanakkale'ye gider ve orada öğrendikleriyle şaşkın bir durumdadır. Nedir bu öğrendikleri ne yazıyordur bu defterde gerçekten bu kitabı okumakta geciktiğim için çok üzgünüm keşke daha önce okusaydım dediğim kitaplardan oldu.
#kitapyorumum
Kitabın Adı: Gülüm (Bir Çanakkale Romanı)
Yazarın Adı: Demet Altınyeleklioğlu
Yayınevi: İnkılâp Yayınları
Sayfa Sayısı: 423
Yazarın okuduğum bu ikinci kitabıydı. Ben çok beğendim.
Roman Anzaklı hemşire Helen(Sara) ile Türk Teğmen Suat(Selim) arasındaki aşkı anlatıyor.
Sara'nın torunu Alinga tesadüfen ninesinin tuttuğu bir
Yine eski okumalardan birisini çıkardı karşıma 1000kitap.
Demet Altınyeleklioğlu kitaplarının hepsini severek okudum. Sayfa sayısının fazlalığı başta gözünü korkutuyor okuyucunun ama hikâyeler alıp götürüyor insanı nasıl bitmiş anlamıyorsun. Ilk okuduklarım Osmanlı tarihinden kadın hikâyeleriydi. Bu kitap Çanakkale savaşında cephede geçiyor.
Hep inandığım şeydir; sevginin dini, dili, ırkı olmaz. Kitabı bu yüzden çok sevdim. Bir savaş ortamında bile sevginin, insanlığın aslında hep kalbimizde olduğunu ve en ufacık şeyde ortaya çıkabileceğini anlatıyor. Anzak hemşire Helen ve Türk Teğmen Suat’ın aşk hikayesi. Helen’in anı defterinden öğreniyoruz yaşananları. Okurken Helen ile beraber heyecanlandım, Helen ile beraber üzüldüm. Bir yandan da keşke Suat’ın hislerini de okuyabilseydim dedim ve olaylara onun bakış açısını çok merak ettim.
Kitaplar sadece hikaye anlatmaz bize, ders de verir aynı zamanda. İçimizdeki sevgiyi paylaşmayı öğrenmemiz gerek. İnsanı, doğayı, hayvanları sevmeliyiz, düşmanlık ve savaş için hayat çok kısa. Belki kitap sizlere de bu bakış açısını katabilir. Akıcı hikayesi ve kolay okunabilir bir dili olduğu için kitabı herkesin okuyabileceğini düşünüyorum ve tavsiye ediyorum.
Toplar, mitralyözler eninde sonunda susacak, süngüler toprağa gömülecek, hücum borularının yerine aşk şarkıları çalınacak. Dünya, sevgiyle beslenen tomurcukların olacak.