Yoksulluk acı bakışlı bir maskeydi. Bu maskeyi çekip çıkarmak ancak insanlığın elinde olabilirdi; Tanrı insanları birbirini ezsinler diye yaratmış olamazdı.
Mihayıl'a göre yalnızca tanrısal adaleti kavrayan kişiler zenginin zenginliğine, yoksulun da yoksulluğuna karşı dururdu. Yoksulların ezikliğini, yürek sızılarını ve gözyaşlarını anlamayanlar yalnızca bencillerdir.
Başları kötü bir makasla yoluna yoluna tıraş edilen, konuşmayı bile beceremeyen kölelerin sıcak ekmeğe bakışlarını görüp de etkilenmeyenlerin, ilahi dinlerken duygulanması boşunaydı. Kölesini kırbaçlayan adamın, "İsa efendimiz havarilerin ayaklarını yıkamış" diyerek ağlaması saçmaydı.
Yemek söz konusu olduğunda nasıl damak zevkinden söz ediliyorsa, iyi şiir söz konusu olduğunda da gönül zevkinden söz edilmeliydi. Bir şiir ve müzik, aklı değil de hazları ateşliyorsa boştu.