Akıllı kimse; kendi işinde ve dünyasında hiç üzülmeyen, emellerini kısa tutup, sabaha bile çıkamayacağını düşünen, ibadetine kuvvet verecek ve doğru yolda yürüyecek miktardan fazla geçim derdi olmayandır.
Kalp kırıklığı öyle bir şeydir ki, kalp kıran iflâh olmaz, kırılan kalp onarılmaz.
70, 80 ve 90 yaşlarında üç kardeş varmış. Üçü de, henüz 60'larındaymış gibi üçüz kardeş gibi görünüyormuş. Bu işin sırrını merak edenler toplanıp bu üç kardeşi ziyarete gitmişler. 70 yaşındakine genç kalmanın sırrını sormuşlar.
O da, 80 yaşındaki abisine
Her gün okuyoruz üzüntüyle... O onu vurdu. Bu buna saldırdı.
Soruyorlar, “Neden yaptınız” diye.
“Seviyordum!” diyor.
Hayır, sevmiyordun.
Bütün bu olaylarda, az evvel verdiğimiz formülü koy, yerleştir her şeyi yerli yerine... Göreceksin ki, meşruiyet sınırları aşılmış, sevginin özü terk edilmiş, asıl aşk terk edilmiş. Netice: Felaket!
Böylelerinde “aşk” zannedilen hissin, sevgi ile aşk ile alakası yok.
Gerçek aşık, sevdiğine en ufak bir zarar vermez. En ufak bir zarar gelmesine tahammül de müsaade de etmez. Edemez. Elinde değildir.
Ki uşşâk-ı ef âl-i şenayi'
Olur tahkik-i aşkı buna mâni
Gerçek aşk, aşıkların yanlış işler yapmalarına engel olur. Gerçek aşk kötü işler yapmaya izin vermez.
Olur her kimde ki aşk-ı hakikat
Ana lâzımdır iffetle sadakât
Her kimde gerçek aşk hasıl olursa aşkına iffetle bağlanmalıdır. Gerçek sevgide hainliğe, ihanete, şehevi ve gayri meşru duygulara yer yoktur.
İde mahbubuna her dem ri'ayet
İki gözi ide şıyânet
Böyle sevgiye vefa göstermeli, saygı duymalı ve onu gözü gibi korumalıdır.
Karindaşı gibi öz cânı gibi
Muhabbet eyleye imanı gibi
Öyle korumalıdır ki, adeta kardeşi, kendi canı gibi ve imanı gibi. Hem korumalı hem sevgiyle muhabbetle bağlanmalı.
Temâşâ eyledikçe hüsnin anun
Tefekkür eyleye sun'ın Hudânın
Tefekkür etmeli onun güzelliğini seyrettikçe. Allahü teâlanın yarattıklarını düşünmeli hayranlıkla.