İki Yakın Halk İki Uzak Komşu

Hrant Dink

Öne Çıkan İki Yakın Halk İki Uzak Komşu Gönderileri

Öne Çıkan İki Yakın Halk İki Uzak Komşu kitaplarını, öne çıkan İki Yakın Halk İki Uzak Komşu sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İki Yakın Halk İki Uzak Komşu yazarlarını, öne çıkan İki Yakın Halk İki Uzak Komşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hepimiz, içimizde taşıdığımız ama olan bitenler karşısında çekinip yansıtamadığımız, düşünüp de dile getiremediğimiz gerçek hallerimizin korkak isyanındayız.
Sayfa 78 - Hrant Dink Vakfı Yay.Kitabı okudu
Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
Reklam
Kendi kimIiğini ötekinin varIığına göre konumIamak hastaIıktır. KimIiğini yaşatabiImek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimIiğin hastaIıktır.
Bugün Türk olgusu Ermeni kimliğinin şekillenişinde önemli bir rol oynar. Ancak Türk'ü algılamak açısından da, Diaspora Ermenileri, Ermenistan Ermenileri ve Türkiye Ermenileri arasında ciddi farklılıklar gözükür. Bu üç kesimde travmanın yarattığı hasar ve etki; ağır, orta ve hafif olmak üzere değişik yansımalar gösterir. Türkiye Ermenileri halen Türklerle beraber yaşar, Ermenistan Ermenileri Türklere komşudur, ama Diaspora Ermenilerinin büyük bölümü Türklerden hayli uzaktır. İşte bu, Türk'le tanışıklıktaki mesafe, kimlikte yaşanan travmayı da farklılaştıran temel nedendir. Diaspora Ermenileri için Türk, o tarihte bırakıp gittikleri Türk'tür. O tarih, soykırıma uğradığı 1915'tir; o tarih, Varlık vergisiyle 'ekonomik soykırım'a uğradığı 1942'dir; o tarih, kendisine karşı vandalizmin yeni bir versiyonunun yaşandığı 6-7 Eylül 1955'tir. Onun nezdinde Türk 'hiç değişmez'dir, o Türk'le geçmişte nasıl bir birliktelik kurulamadıysa, bugün de, gelecekte de işbirliği kurulamaz. Ermenistan Ermenileri için de Türk, o tarihteki Türk'tür, ancak İşte şimdi yanı başındadır. İstese de istemese de onunla yarın yan yana yaşamak zorunda. Türkiye Ermenileri için ise Türk zaten birlikte yaşadığıdır.
Karşılaştırmalı bilgiye erişmiş toplumların diyalog kurabilmeleri ve birbirlerine empatiyle yaklaşmaları çok daha mümkün. Başkalarının konuşmasından ziyade sorunun asıl sahipleri olan bizlerin konuşması da ancak bu yolla sağlanabilir. Bu noktada acıyı sırtlayıp onurla taşımak sözünü özellikle vurgulamak isterim. Ermeni dünyasına da bu üsluba sahip çıkması için sesleniyorum. Bizim gerçeğimiz ancak başkaları kabul edince mi gerçeğe dönüşecek? Bizim gerçeğimizin, bir zamanlar bu acının yaşanmışlığına bizzat tanık olmuş devletlerin kabul etme insafıyla, kabul etmeme insafsızlığı arasında sürekli bir malzeme olarak kalması mı içimizi rahatlatacak? Onların vicdanlarındaki pasın kiri mi bizim yüreklerimizi yıkayacak? Gelin, bırakın kendi gerçeğimiz bize kalsın, onların paslı vicdanları da kendilerine... Gelin, kurtarın tarihi acımızı bu insanların elinden... Bırakın, kabul edip etmemeleri onların vicdanının problemi olarak kalsın ama acımızı da bu dünyada, hiç kimse, ama hiç kimse, ne Ermeni'si, ne Türk'ü, ne de dünyalısı sömüremesin; günlük siyasetinin parçası yapamasın... Gelin, biz o insanların torunları olarak böyle bir ahlaksızlığa bundan böyle asla izin vermeyelim... Kendi acımızı kendimiz sırtlayalım ve gerekirse mahşere kadar da onurumuzla kendimiz taşıyalım.
Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
Sayfa 54
Reklam
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.