İran ile Turan kitaplarını, İran ile Turan sözleri ve alıntılarını, İran ile Turan yazarlarını, İran ile Turan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''uygulama içi mesajlarda kelime ile arama yapılamadığından mesajlarda kitap pdfsi ararken daha fazla zaman kaybı yaşamamak, pdflere kolay ulaşmak için yazdığım iletidir.'' deyip pdf kitap linkleri paylaşmıştım zamanında şu şekil;
#222282026
bu iletiyi de yukarıda dediğim aynı düşünce ile
İntikam duygusuyla bir zaman kendilerini yönetenlerin her şeylerini yakıp yıkan ilkel Perslerin medeniyete ne gibi bir katkı yaptıklarını bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, güçlü Iran kültürünün önceki dönemden kalmış olmasıdır. O kadar ki, sadece İran'ın önceki sakinlerinin tarih ve kültürleri değil, Türklerin tarihi mirasları bile çalınmıştır. İslam'ın güçlü darbesi ve ardından gelen yüksek İslam medeniyeti ile İran'ın tarihi varlığı yok olma tehlikesine maruz kalınca, kimi Fars aydınlar uluslarını diriltme görevini üstlenmişler, destanlar yazmışlar ve Farsların görkemli geçmişinden bahsetmişlerdir. Lakin, burada bahsettikleri ve destanlaştırdıkları tarih, aslında Eskiçağ Türk tarihinin cüzleridir. Bunun en belirgin örneği ise, bizim bugün Oğuz Han dediğimiz Türk kahramanının İran destanına Fars kahramanı Feridun olarak girmiş olmasıdır. İran ve Ortadoğu'ya Saka akınlarını gerçek tarihte İran'ın yerli halklarından olan Medlerin hükümdarı Keyeksar önlerken, destanda ise İran'ın milli kahramanı Keyhüsrev bunu yapmaktadır. Bugünkü Iran kültürü çalıntılar üzerine kurulmuştur ama sonuç itibariyle vardır ve çok güçlüdür. O kadar ki, Eski Dünya jeopolitiğinde ve jeokültüründe, dünyayı tam ortadan ikiye bölecek bir gücü vardır.
İlla da ırkların üstünlüğü tartışılmak isteniyorsa, buna bugünkü siyasi tercihlerle değil, o ırkların tarih yapmaktaki rolleri göz önüne alınarak karar verilmelidir. Böyle yapıldığında ise, insanlığın üstün tabakası ve medeniyet taşıyıcıları olarak sunulan Hint- Avrupalıların gerçekte medeniyetle çok geç tanıştıkları, sahip oldukları tüm medeniyetin başkalarından ithal veya çalıntı olduğu, üstelik tarihi bir terim olarak 'barbar' sınıflamasına girmeyi en fazla hak edecek durumda bulundukları görülecektir.
Tarih bize, hiçbir ırkın diğerine üstünlüğü konusunda bir ipucu vermiyor. Buna Türk ırkı da dahildir. Birinci derecede belirleyici unsur coğrafyadır. Uygun ortamı bulan topluluklar medeniyet geliştirir, uygun konumda bulunanlar ticaretle zengin olur, uygun bir arazide yaşayanlar savaşçılıkta ustalaşır vs.
Hiç yoktan milletler belirmiş, var olan milletler gaibe intikal etmiş, pek çoğuna ise gerçekte sahip olmadıkları roller verilmiş, yani tarih yazıcılığı bir nevi senaryoculuğa dönüşmüştür.
Mantık kuşkusuz, bilgiye ulaşmada olduğu gibi, onu derleme ve yorumlamada da en önemli araçlardan biridir. Dolayısıyla bilimin temelinde mantık vardır. Bir noktada mantık bilimin her şeyidir. Onu göz ardı edince veya hakkını vermeyince bilimden uzaklaşılmış olur.
Tuna Bulgar devletini ilk kuranlar zaten Türklerdi; ancak kalabalık Slav kitlesi içinde 300 yıl kadar yaşadıktan sonra, özellikle Hristiyanlığın kabulü ve kilise dilinin Slavca olarak belirlenmesi yüzünden zamanla Slavlarla karışıp ortadan kalkmışlardır. Tahminimiz Bulgarların tamamının kaybolmadığı, bir kısmının kimliğini koruduğu şeklindedir. Bugünkü Deliorman Türklüğü kısmen onlardan inmektedir.
Çeşitli dillerde Slav anlamına gelen kelimenin aynı zamanda 'köle' demek olması tamamen tarihi bir hadiseden kaynaklanmaktadır. Ortaçağ'da Slavlar dünyanın en fazla köleleştirilen topluluğu idiler. Mesela, Karadeniz'in kuzeyinde iken Macarlar Slavları yakalayıp, Kafkaslar üzerinden İslam dünyasına köle olarak satarlardı. Batıda durum daha da kötüydü. Artık kölelik kavramı, kölelerin kimliği ile açıklanır olmuştu. Türkçe'de bile, örneğin Çağatayca'da saklau kelimesi tutsak anlamındadır. Eski Bulgarca'da da kelimenin 'tutsak, köle' anlamını kazandığı sanılıyor. Bu bakımdan, T. Majda'nın Slav kelimesinin kökü olarak Türkçe'deki 'köle' anlamına eğilmesi haklıdır, ancak bu sonraki bir gelişmenin ürünüdür.
Oko (Sırp., Rus., Leh.): Göz. Türkçe 'okumak' ile ilgili.
Orati, orat (Sırp., Rus.): Ekip biçmek, tarım yapmak. Sümerce'de de geçen Türkçe ormak bitkileri kesip biçmek anlamındadır. Ölmüş bulunan bu kelimeden günümüze orak < orgak kalmıştır.