İslamiyet ve Milletler Hukuku

Müsamaha ve Dinleri Üzere Terk: Bilindiği gibi İslâm hiç kimsenin zorla ve kılıç korkusu ile İslâm'ı kabul etmesini istememiştir. Ehl-i kitab olanlarla, mecusilerin İslâm'ın hakimiyetini kabul etmek şartı ile kendi inançlarında serbest olduklarını bildirmiştir. Ancak kıtalin farz kılınışından sonra hicretin dokuzuncu senesi hac mevsiminden itibaren müslümanlarla daha fazla muåhede müddeti olmayanlara dört aylık bir süre tanımıştır. Bu süreden sonra İslâm ile kılıç arasında muhayyer bırakılmışlardır.

Sayfa 33 - Sebil yayınlarıKitabı okudu

Malkoçoğlu

Hz. Ömer'in ordu komutanı Saad bin Ebu Vakkasa ve ordusuna yazdığı mektup

Düşmanlarınızdan ziyade günahtan sakınmanızı sana ve seninle birlikte bulunanlara tavsiye ederim, zira bir ordunun hatieleri masiyetleri ona düşmandan ziyade zarar getirir

Sayfa 159 - Sebil yayınlarıKitabı okudu

Reklam

Malkoçoğlu

Ayet hikmünün kalkması hakkında

Imam Buhârî diyor ki: «Bir gün birisi Hazreti Ömer'in oğlu Hazreti Abdullah'a: «Onlarla dövüşünüz, tâ ki bir fitne (din yüzünden zulüm ve tazyik) çıkmasın. Ve bütün din Allah için olsun.» mealindeki Ayet-i Kerime (Enfal suresi VIII, âyet 39) nin ne demek olduğunu sormuş, Hazreti Abdullah şu cevabı vermişti: «Bu âyet-i Kerime Resil-i Ekremin pek az Müslümanlarla muhat olduğu ve iman ve itikat yüzünden fitneye maruz bulunduğu, insanın mahza Müslüman olmasından dolayı öldürüldüğü devre işaret etmektedir: Fakat artık İslâmiyet kuvvetlendiği için fitne ve fesat endişesi kalmamıştır. (Buhârî, c. I, s. 670, Tefsir-iEnfâl)

Sayfa 147 - Sebil yayınlarıKitabı okudu

Malkoçoğlu

Misyonerlik faaliyetleri ve misyonerlerin korunması

Nitekim, Hicretin III. üncü senesinde Beni Kilab'a gönderilen 70 kişiden mürekkep bir heyetin hepsi Bi 'r-i M a un e 'de bazı kabileler tarafından katledilmişti. Hicretin III. üncü, VII. İnci, VIII. Inci yıllarında bazı kabilelere gönderilen 6, 15, 50 kişilik heyetler de kâmilen katledilmişlerdi. Bunun üzerine mürşitlere bir miktar asker terfik olunmuştur ve bu askerlere, mürşitlerin hayatlarını korumak zarureti hasıl olmadıkça silahlarını katiyen kullanmamalan emir ve tenbih edilmiştir. Halid bin Velid, harp için değil, mücerret İslamı neşretmek için bir kabileye gönderildiği halde kılıcını kullanmıştı. Peygamber onun bu hareketinden haberdar olunca kıbleye yüz çevirerek : Ya Rabbi! Halid'in yaptığından beriyim!» sözünü üç defa tekrar etmiştir. Peygamber hadisenin vâki olduğu yere Hz. Ali'yi göndererek, yalnız insanların değil, öldürülen hayvanların da diyetini, hattâ köpeklerin diyetini bile ver miştir. (Islam Tarihi, c. 1, s. 525-527).

Sayfa 140 - Sebil yayınlarıKitabı okudu

Malkoçoğlu

Beni kureyza katlinin Tevrat hükmü

Başka bir yerde bilmünasebe söylediğim vechile, Hz. Muhammed vahiy telakki etmediği meselelerde Ahd-n Ka- dim'e göre hüküm vermeyi kabul ederdi. Ensar'dan hakem Saad bin Maaz'ın verdiği hüküm de Tevrat ahkâmina muvafıktı: Yahudiler içinde muhasamatta bulunanlar idam edilerek çocukları esir olacak ve malları ganimet sayılacaktır. Te v- rat in Esfar-1 Hamsesinde Kitab-1 Tesniye nin XX. inci babının 10 uncu âyetinde deniliyor ki: «Bir şehre cenk için yaklaştığında, ani sulha davet edesin. Ve eğer sana sulh cevabı verip sana kapılarını açarsa, içinde bulunan kavmin kaffesi sana haraçgüzar olup hizmet etsinler. Lakin eğer seninle musaláha etmeyip cenk ederse anı muhasara edesin. Ve Allahın Rab, anı senin eline teslim ettikte, erkeklerin cümlesini kılıçtan geçiresin. Amma nisvan ile çocukları ve hayvanları ve bütün ganimetini, yani ol şehirde bulunan kaffesini yağma edip Allahın Rabbin sana verdiği düşmanlarının ganimetini yiyesin. Beni Kurezya bu hükmü dinlediği zaman, Tevrata mutabik olduğunu teslim etmişlerdi.

Sayfa 129 - Sebil yayınlarıKitabı okudu

Malkoçoğlu

İnsan insan için bir kurttur, Plotüs

Sayfa 78 - Sebil yayınlarıKitabı okudu