Bir Fincan Kahvenin İzinde Dünya Yolculuğu

Kahvenin Hikayesi

Stewart Lee Allen

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"İmamlar, camileri boşken kahvehanelerin her zaman dolu olmasından şikayetçiydiydi." Alexandre Dumas
Sayfa 54 - Maya Kitap, 1. Baskı, Çeviri: Merve YalçınKitabı okudu
İlk başlarda Türkler kahvelerini tıpkı Etiyopyalılar gibi bir yumurta büyüklüğündeki kulpsuz bir fincandan içiyorlardı. Daha sonra bir zat, padişah için daha çok bir yumurtalığa benzeyen zarf isimli bir kahve altlığı icat etti. Topkapı Sarayı'nın mutfak müzesinde, altın ve elmasla kaplı, gündelik hayatta da kullanılabilir çok sayıda güzel örnek bulabilirsiniz. Zamanla Türkler bu altlıkların yan tarafına küçük kulplar ekledi. Sonunda bir Einstein çıktı, kulpu altlıktan ayırarak fincana yerleştirdi ve kulplu kahve altlığı tarih oldu! Günümüzde kullanılan ufak kahve fincanı işte böyle doğdu.
Sayfa 109 - Maya Kitap
Reklam
Kruvasan, Osmanlı, Viyana, Fransa... Çok İlginç...
"Türkler bozguna uğratıldıktan sonra, Wender'in pfizer isimli hilal şeklindeki küçük ekmeğinin yanında içilen bir fincan kahve bir Viyana geleneği oldu. Hikâye burada bitecekti ki, bir asır sonra Marie Antoinette adlı on yedi yaşındaki Viyana prensesi, Fransa Kralı XVI. Louis'yle evlenmek üzere Paris’e taşındı. Memleket hasreti çeken prenses, kahvaltısı için pfizer yapmayı öğrenmeleri konusunda Fransız fırıncıların başının etini yiyip duruyordu. Fırıncılar tarife tereyağı ve maya ekledi. Kraliçe sadece “Fransız” hamur işlerini yiyebileceği için ekmek, Fransızcada “hilal” anlamına gelen le croissant kruvasan olarak adlandırıldı. Böylelikle, dünyanın en fazla politik mesaj taşıyan öğünü doğmuş oldu: Türklerden çalınan kahve ve Türk bayrağıyla alay ederek şekil verilen hamur işiyle yapılan Avrupa kahvaltısı. Bugün yüz milyonlarca Avrupalı, güne bu menüyle başlarken aslında farkında olmadan Türklerin Viyana’daki yenilgilerini anmakla kalmıyor, Avrupa tarihinin en büyük farmakolojik devriminin özünde yatan ayinin de bir parçası oluyor."
Sayfa 123 - Maya Kitap, 1. Baskı, Çeviri: Merve YalçınKitabı okudu
"Ancak tesadüfler bazen çok kuvvetli bir şekilde tezahür eder. Kahvenin sadece Araplar tarafından yetiştirildiği zamanlarda, Arap medeniyeti diğerlerini geride bıraktı. Osmanlılar kahve çekirdeğini ele geçirdiklerinde yeryüzündeki en güçlü ve müsamahakâr ulus haline geldi. Kahvenin İngiltere’de ilk kez kullanılmaya başlanması, İngilizlerin dünyaya egemen olma isteklerini tetikledi. Sonra kahve, Fransız İhtilali'nin başladığı Paris kafelerindeydi. Daha sonra da, herkes gibi bir kahve tiryakisi olan Napolyon, ülkesinin Avrupa’ya hükmetmesini sağladı. Ancak bir akılsızlık edip Paris’in o çok sevilen petit noir’ını (espresso) yasakladıktan hemen sonra hâkimiyetleri sona erdi. Pişmandı ve ölüm döşeğinde son arzusu bir fincan St. Helena espresso oldu. Sömürgeci Amerikalılar da aslında çayı yasaklamışlardı. Sonra da çay yerine kahve içmeye başladılar, bu da geleneksel olarak çay tüketen ve Jamaika’dan gelen Blue Mountain isimli çok kaliteli kahvenin şu anda müptelası olan Japonya örneğinde olduğu gibi, günümüzde de devam eden kaçınılmaz bir güç kaymasına neden oldu."
Sayfa 131 - Maya Kitap, 1. Baskı, Çeviri: Merve YalçınKitabı okudu
Kahvenin İlk Yasaklanma Denemesi;
Kahvenin yasaklanmasına yönelik ilk girişim, 20 Haziran 1511’de, Mekke’nin polis müdürü Kha'ir Beg adlı Memlüklü bir Müslümanın, gece geç saatlerde Kutsal Cami yakınlarında bir grup adamın “tıpkı sarhoşlar gibi kendilerinden geçerek" bir şey içtiklerini görmesiyle başlar. Kha’ir Beg ne olup bittiğini anlamak için adamların yanına yaklaştığında, adamlar ellerindeki fenerleri söndürür. Beg çok geçmeden adamların içmekte oldukları şeyin meyhanelere benzer yerlerde tüketildiği söylenen bir içecek olan kahve olduğunu öğrenir. Ertesi gün, bu yeni içeceğin İslam hukukuna uygun olup olmadığına karar vermeleri için âlimleri görüşmeye çağırır. Kahvenin yasaklanması yönünde oy kullananların resmi üç gerekçesi vardır. İlki, tıpkı şarap gibi kahvenin de sarhoş edici olması ve bundan dolayı yasak olmasıdır. İkincisi, Sufilerin ibadet etmeden önce içtikleri bir fincan kahvenin elden ele dolaştırılmasıdır ki bu hareket alkol içmekle ilişkilendirilir. Üçüncüsü de, kahvenin Kuran’da yasaklanmış bir işlem olan “kömürleşme” noktasına gelene kadar kavruluyor olmasıdır. Aslında İslam hukuku olan Şeriat, Kuran'da yazdığı üzere "alkollü fermente içecekleri" yasaklar. Kahvenin fermente edilmiş bir meyve içeceği olmadığı bariz olduğu için, toplantıya katılan yobazlar kahvenin “zihni uyardığı” gerekçesiyle yasak olduğunu iddia eder.
Sayfa 65 - Maya Kitap, 1. Baskı, Çeviri: Merve YalçınKitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.