Yağmur yağar, Arap kızı camdan bakar. Kuş yuvadan uçar, yaprak daldan düşer. Zaman kimsenin gözünün yaşına bakmaz, hükmünü yürütür.
Kaderde ne var ise başa o gelir.
Nitekim geldi de...
Bu naylon denen meret hayatın ritmini, ilişkilerin dengesini, alışverişin ölçüsünü darmadağın etmişti. Naylonun uğruna "Evlenmeyin bekarlar, naylon kızlar çıkacak." diye türkü bile yakıldı.
Ne zaman okumaktan uzaklaşsam bana yeniden okumayı sevdirsin diye Mustafa Kutlu'ya koşuyorum. Yine böyle zamanda koştum ona. Öyle bi çırpıda, başladığını anlamadan bitiveriyor.
***
Yüreğini ısıtan, elini de ısıtsın istiyor insan. Ama bazılarının ateşi, yalnızca içini yakıyor. Oysa aşk, eyleme tabii. Korkaklar kaybediyor, cahil cesaretine sahip olanlarsa asla kazanamıyor. Haliyle eylem de ancak ehliline yaraşıyor. Aşk; cihanı bi ezan sesine sığdırıp, kulaklarına asan Zehra'ya yakışıyor. Bi bataktan çıkarken, üstüne bulaşan çamurlara aldırmadan, kararlılıkla yürüyüp, silkenen Zehra'ya benziyor aşk.
***
Cihan; adına yaraşamaz, dünyadan korkar Cihan.
Kemal; ipsizin biriydi fikrimce. Cahil cesareti kara aşık.
Ahmet; sabun gibi kayıyor, dik bir duruşu yok. Sanırsın toplumun bir yansıması.
***
Yazarın araya girip keyfince bilgiler vermesi, eleştiri yapması ya da "ammmma da uzatması" hoşuma gitmedi.
Mustafa Kutlu’nun üslubuna aşina olanlar bilirler ki o, sade, akıcı, uzun cümlelerden kaçınan, okuyucuyu yormayan bir romancıdır. Bu romanda da bunu görmekteyiz.
Roman sabırlı olmanın önemini bize anlatmanın yanında genç kızların toplumumuzda neler yaşayabileceğini dile getirmesi açısından da önemli.
Bazı insanlar menfaatleri açısından kardeşini bile satacak durumda alçalabiliyorken bazı insanlar da her şeye rağmen şerefini, namusunu korumak için her şeye katlanabilecek mücadeleyi gösterebiliyor.
Romanda karakter açısından dip yapacak kişiler (Ahmet, İpsiz Kemal) olduğu kadar ahlaklı, şerefli insanlar (Mahir Hoca, Zehra) gibi da var ve bu kişiler karşı karşıya gelecek şekilde verilmiş. İyiler ve kötülerin mücadelesi.
Sanki hemen herkes uyuyor.
arada hafif horultular, alçak sesle konuşanların mırıltıları.
Sürücü kasetçalardaki arabesk parçanın sesini iyicene kısmış, belki de sadece kendisi işitiyor. Bir de yanındaki koltuğa yığılmış, başı önüne düşmüş genç irisi muavin.