Kitabı ilk okumaya başladığımda bu kadar güçlü ve derin bir metin haline gelebileceğini düşünmemiştim.Felsefe öğrencisi Marek bir gün bir barda Mica adlı yaşlı bir kadınla tanışır, kadının ona icinde ölmüş annesine ait kıyafetlerin bulunduğu bir bavul vermesiyle olaylar başlar. Bavul adeta geçmişin sisli perdesinin sırlarını aralamıştır.Marek'in geriye dönüp anlattıklarına da konuk oluyoruz kitapta.Cok güzel, evlatlarına karşı ilgisiz(bazen kaç çocuğu olduğunu unutuyor),akıl sağlığı çok yerinde olmayan hayatına birçok erkek sokarak hayatındaki eksiklikleri gidermeye çalışan bir anne ,aklını parayla bozmuş, karısını görmezden gelen bir baba,soğuk iki abi ve kendi mutluluğunu arayan ,daima görmezden gelinen, kendini başarısız hisseden Marek ve onun hayatta mutluluk arayışı...Eserde derin bir hayatta anlam arayışı da vardı...Küçük burjuvaların yaşantılarına eleştiri niteliğindeydi.Marek'in ergenliğe girmesi, cinsellik ile tanışma arayışları, aile bireylerinin ilişkileri hem trajik hem komikti.Bekledigimden çok daha derin, katmanlı, sonuyla da oldukça şaşırtıcı bir kitaptı, ben çok beğendim.Dili de çok sıcak ve sadeydi.Bazi satırlar altı çizilesi cümleler doluydu.Keske daha uzun olsaydı.