Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kur'an'da Edebi Tasvir

Seyyid Kutub

Sayfa Sayısına Göre Kur'an'da Edebi Tasvir Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Kur'an'da Edebi Tasvir sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Kur'an'da Edebi Tasvir kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ithaf
Anneciğim! Bu kitabımı sana ithaf ediyorum. Sen, genellikle Ramazan ayı boyunca köydeki evimizde kurra tarafından okunan Kur'ân'ı perde arkasından dinlerdin. Ben ise senin yanında, -bir çocuk olarak gürültü yapmaya başladığımda, ma'nâlı bir işaretle ve kararlı bir fısıltı ile beni engellerdin. Bunun üzerine ben de seninle birlikte okunmakta olan Kur'ân'ı dinlerdim, ma'nâsını anlamasam da kalbim onun mûsikîsiyle dolup taşardı. Senin yanında yetiştiğim vakit, beni köyümüzde bulunan ilkokula gönderdin. Bunu yaparken bir tek amacın vardı: Allâh'ın ihsânıyla Kur'ân'ı ezberlemem ve O'nun ba- na bahsedeceği güzel sesle sana her zaman Kur'ân oku- mam idi. Amacının bir kısmı olan Kur'ân'ı ezberleme gerçekleştikten sonra, beni, hâlen üzerinde bulunduğum yeni bir yola sevk ettin. Anneciğim! Artık aramızdan göçüp gittin. Hayalimde sabit kalan son resmin şudur: Evde radyo başında otur- muşsun, güzel bir şekilde okunan Kur'ân'ı dinliyorsun; o mükemmel yüz hatların ise -engin kalbin ve derin duygun sayesinde- Kur'ân'ın hedeflerini ve gizli nüktelerini anladığını gösteriyor. Anneciğim! İşte o küçük yavrunu, o büyümüş genci sevkettiğin yolun semeresi sana aittir! Oğlun, Kur'ân'ı güzel bir sesle okumayı başaramamışsa da, umulur ki onu güzel bir şekilde yorumlamayı başarmıştır. Allah, huzurunda hem seni hem de beni korusun! OĞLUN SEYYİD
Reklam
Fikir hürriyeti, din ile çatışmayı zorunlu kılmaz. Nitekim bazı hürriyet mukallidleri, Avrupa'da; -oraya has tarihî şartlardan kaynaklanan- dîn, sanat ve bilim arasında bir çatışma gördükleri için bu çatışmanın zorunlu olduğunu zannederler ve bunu İslâm âlemine taşırlar. Halbuki tarih boyunca İslâm dini ile bilim ve sanat arasında herhangi bir çatışma meydana gelmemiştir.
Aynı şekilde kaydetmeyi önemsediğim başka bir gerçek de, "anlatımdaki tasvir yöntemi" hakkındaki şu sorudur: Bu yöntem, Kur'ân uslubunun birinci kâidesi midir? Bu soruya, Meşâbidu'l-Qıyâme fi'l-Qur'ân [Kur'ân'da Kıyamet Sahneleri isimli kitabımızın mukaddimesindeki şu satırlarla cevab vermiştim: Kur'an nassları dikkatlı ve ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde, bu hükmü te'kid eden herşeyin orada mevcut olduğu görülür Kıssalar, kıyamet sahneleri, insân tipleri, Kur'ân'ın vicdanlara hitâbi; bunlara ilâveten rühî hâllerin tasviri, zihnî ma'nâların canlandırılması, Hz. Muhammed'in dâvet zamanında meydana gelen bazı olayların temsili ve benzerleri, sayısal olarak yaklaşık Kur'ân'ın dörtte-üçünü oluşturmaktadır. İşte bütün bunlar anlatılırken tasvir metodu kullanılır. Ancak teşri [kanun koyma] ve cedel [tartışma) ile ilgili konular ve soyut zihni takrir metodunu gerektiren diğer gâye- lerden pek azı bu metoddan istisna edilebilir. Her hâlukârda bunlar Kur'ân'ın dörtte-biriyle sınırlıdır.
Görebilene ışık saçan güneş misali...
Daha önce hayal etmediğim ve kimsenin tasavvur ettiğini sanmadığım bir güzellik ! Eğer bu resmi ruhumda gördüğüm gibi insanlara nakledebilirsem bu kitabın başarısı olacaktır.
Sayfa 13 - Hilal YayınlarıKitabı okudu
Beşer aklı, herşeyi bilme iddiasına kalkıştığında saygınlığını yitirir. Zira henüz kendisini dahi bilmemekte, algıladığı duyuları nasıl algıladığını bile idrak edememektedir.
Reklam
Aklın özgür olması; rastgele hücum edip saldırmayı ve haddi aşmayı gerektirmez. Şimdi Kur'ân'ı her türlü dînî kutsallıktan soyutlayalım; sonra da ona sırf târihî bir kaynak gibi bakalım. Ne görürüz? Bütün insanlık tarihinde onun gibi bir kitaba ve ondan başka târihî bir esere sahib olmadığımızı gördüğümüz gibi; bu kitab üzerinde de surf ilmi araştırma için çeşitli sebebler olduğunu görürüz.
Avrupa'da dîn adamları -dînin kendisi değil-, maddî alanlar da dâhil bilimsel araştırma hürriyeti yöntemine karşı çıktıkları zaman, fikir adamları ile dîn adamları arasında şiddetli bir düşmanlık meydana geldi. Dolayısıyla bu durumu aynen Doğu'ya ve İslâm'a nakletmek asla câiz değildir. Bu durumda bize göre fikir hürriyetinin yegâne göstergesi, sınırlarını aşan delillerden başka hiçbir delîle dayanmaksızın saldırmak ve meydan okumaktan ibâret olur. İşte bu durum, bu fikir hürriyetinin, maymunlar gibi taklid ettiğimiz "moda" kıyafetlerinden bir kıyafet olduğuna delâlet eden ve bizzat ayıblanan taklidin kendisidir.
Kur'ân'da sanat, sunuşta yaratıcılık, uyumda güzellik ve ifadede kuvvettir. İnsanlar doğru, anlayışlar sağlıklı olduğu sürece, bunların hiçbiri hayâle, uydurmaya ve icada dayanmaya muhtaç değildir!
Hz Ömeri süratle İslam'a sevkeden kesin tesir Kur'an ın sihridir.
Sayfa 17 - Hilal YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Küçük bir çocukken Kur'ân okurdum; her ne kadar onun ma'nâsının boyutlarını kavrayamasam ve yüksek maksadlarını anlayamasam da, içimde ondan birşeyler bulurdum. Basit ve küçük hayâlimde, Kur'ân'ın ifadeleri arasından bazı tablolar şekilleniyordu. Bunlar basit tablolardı, fakat kalbime şevk ve duyguma zevk veriyorlardı. Uzun bir süre bu şekilde devam etti; o tablolarla mutlu oluyor ve onlarla şevk duyuyordum.
Araştırmamı tamamladığımda Kur'ân'ın içimde yeniden doğduğunu hissettim. Onu, daha önce asla tanımadığım bir şekilde bulmuştum. Kur'ân eskiden de kalbimde çok güzel bir yere sahibdi; ancak bu güzellik parça parça ve dağınık bir hâlde bulunuyordu. Ama bugün o, kendisinde hayranlık uyandırıcı bir uyum bulunan özel bir kâideye dayalı olarak tek bir bütün hâlinde bendedir. Bunu daha önce hayâl bile edemezdim, hiç kimsenin de bunu tasavvur ettiğini zannetmiyorum. Bu tabloları ruhumda gördüğüm gibi nakletme ve onlan kalbimde hissettiğim gibi insânlara açıklama hususunda muvaffak olmuşsam, kuşkusuz bu, bu kitâb için tam bir başanı olacaktır.
Kur'ân, ister Allâh'ın kalbini İslâm'a açtığı kimselerden olsun, ister gözlerine perde çektiği kimselerden olsun ilk andan itibaren bütün Arabları büyülemiştir. Başlangıçta sâdece Muhammed'in (s.a) şahsiyeti sâyesinde îmâna ermiş olan eşi Hz. Hatîce, yakın dostu Hz. Ebû Bekr, amcasının oğlu Hz. Ali, azadlı kölesi Hz. Zeyd vb. gibi küçük bir gru- bu hâriç tutarsak, Hz. Muhammed'in (a.s) hiçbir kuvvetinin olmadığı ve İslâm'ın kudret ve yaptırım gücünün bulunmadığı ilk dâvet günlerinde insanların îmâna gelmelerindeki etkin âmilin veyâ etkin âmillerden birinin "Kur'ân" olduğunu görürüz.
“Ey insan, dönüş şüphesiz Rabbinedir!”
Sayfa 27 - Hilal YayınlarıKitabı okudu
Bu ilk süredeki oku emri ve Allah'ın adıyla başlanması buyruğu ile Kur'an'a giriş yapılması uygun görülmüştür. Kur'an'ın okuma emri ve O'na Allah'ın adıyla başlanması buyruğu birbirine uyum sağlayan iki söylemdir. Zira kendi adıyla dine çağıran O'dur. Allah eğiticidir, " Rabb"dır. Öyleyse eğitim ve terbiye içindir okumak, "Rabbinin adıyla oku."
Sayfa 36 - Çizgi yayınları
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.