Mario Levi’yi okumaya ilk Bir Şehre Gidememek isimli öykü kitabıyla başlamış ardından Bir Cümlelik Aşklar kitabını okumuştum. Yaklaşık 5 yıl sonra açık arttırmayla ikinci el kitaplar satan bir site sayesinde Lunapark Kapandı ile tanıştım. Roman oldukça uzun olmasına rağmen dilinin yalın olmasından dolayı kolay okunabiliyor. Reklam yazarlığı yapan adamın bir iş için görüştüğü İnci isimli kadınla tanışması ile başlayan roman evli ve bir kızı olan adamın ailesi ve aşık olduğu kadın arasında yaşadığı gel gitler arasında geçiyor. Ayrılıklar, kavgalar, tekrar barışmalar şeklinde geçen yılların ardından tümüyle ayrılık kararı alan tutkulu aşıklardan İnci’nin yurtdışına gitmesiyle adam boşluğa düşüyor. 646 sayfa boyunca bu olaylar olurken adam aynı zamanda bu yaşadıklarının da romanını yazmak istediğini anlatıyor okura. Bu sebeple yaşadığı olayları hem psikiyatrına hem de okura anlatıyor. Lunapark kapandı aşkın bizi nerelere götürebiliceğini gösteren, psikolojik tahlillerin yoğun olduğu, insanların hayatlarıyla ilgili kararlar alabilmeleri üzerine yazılmış sürükleyici bir roman. Ancak bu kadar uzun olmasa, baş karakterin de değindiği gibi tekrarlara düşmese daha iyi bir roman olurdu.
