Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mahşerin Dört Atlısı

Vicente Blasco İbañez

Mahşerin Dört Atlısı Hakkında

Mahşerin Dört Atlısı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Vicente Blasco Ibañez (1867-1928): Hukuk eğitimi alan İspanyol yazar, edebiyatla olduğu kadar siyasetle de aktif olarak ilgilendi. 1891'de El Pueblo adlı cumhuriyetçi dergiyi kurdu. 1901'de parlamentoya girdi. 1908'de Arjantin'de tarım kolonileri kurmaya çalıştı, başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından tekrar Avrupa'ya döndü. İlk dönem eserleri canlı tasvirler ve yoğun bir gerçeklik duygusuyla örülüdür. Toplumsal konuları ele alan eserleri ideolojik ağırlıkları nedeniyle eleştirilirken, son romanları derin duygusal izler taşır. 1916'da yayımlanan Mahşerin Dört Atlısı Ibañez'e dünya çapında ün kazandırdı. Birinci Dünya Savaşı'nda Fransa cephesini konu alan eser iki kez sinemaya da aktarıldı.
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 37 dk.Sayfa Sayısı: 445Basım Tarihi: Mart 2019Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9789944885447Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 55.2
Erkek% 44.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Vicente Blasco İbañez
Vicente Blasco İbañezYazar · 8 kitap
Ona "XIX. yüzyılın Hemingway'i" diyebiliriz. İkisi de yaşadıkları maceraların içinden, yaşanmış, yaşayan, yaşayacak, güçlü, canlı romanlar çıkarmış yazarlardır. İkisi de onaltı yaşında evden kaçmış, hayatlarını kalemleriyle kazanmış, genç yaşta dünya çapında ünlü birer romancı olmuşlardır. Yalnız ilk delikanlılık yıllarında değil, orta yaşlarda bile onlar için sürüp giden "deli-kanlılık" yıllarında da maceradan maceraya sürüklenmişler, bu arada savaş her ikisi için de en büyük heyecan kaynağı olmuştu. İkisi de tehlikeden zevk alır, hayatlarını hiçe sayarlardı. Hemingway'in bir ara merak sarıp boğalarla güreştiği İspanyol topraklarında, ondan yarım yüzyıl önce, gözünü budaktan sakınmayan bir delikanlı Blasco Ibanez de Kral XII. Alfonso'yu düelloya çağırmıştı. İki yazar arasında bir fark bulunabilirse, o da, Hemingway' in siyasetten oldukça uzak kalışı, Blasco Ibanez'in ise kendini bütünüyle siyasi davalara vermiş olmasıdır. Bu yüzden otuz kere hapse girmiştir. Vicente Blasco Ibanez 1867'de Valencia'da doğdu. Oldukça varlıklı bir ailenin oğluydu. 8 Küçük yaştan edebiyata, sanata heves sarmış, okuduğu kitaplar yoluyla kafası çağın yeni düşüncelerine açılmıştı. Bu arada, ailesinin tutucu çevresi onu sıkıyor, kişiliğini daha özgür bir çevrede arıyordu. Ortaokulu bitirdikten sonra, evinden uzaklaşıp, ekmeğini kendi kazanmak yolunu tuttu. İlk önce, günün ünlü İspanyol romancısı Fernandez y Gonzalez'in yanında çalıştı. Fernandez y Gonzalez tarihi-efsanevi romanlar yazan, hayali çok zengin, anlatımı çok güçlü bir yazardı. 1821 -1888 yılları arasında yaşamış, toplamı 500 cildi bulan 300 roman yazmıştır. Konuları öyle çabuk tasarlayıp kurardı ki yazmaya yetişemez, birçoğunu kendisi söyler, başkasına yazdırırdı. İşte şimdi Blasco Ibanez büyük yazara bu işlerde yardım ediyordu. Böylelikle, ustasından roman yazımı üzerine çok şey öğrendi. Yalnız, kendisi ondan daha çok edebiyat meraklısıydı, romanı daha bir sanat eseri olarak düşünüyordu. Bu ilk ustasının yanından ayrıldıktan sonra, gazeteciliğe başladı. Hayatını böylece kurtarırken, bir yandan da, gece sabahlara kadar çalışarak, ilk yazı denemelerini yapıyordu. Fernandez y Gonzalez gibi çala-kalem yazmak istemiyor, belirli bir çerçeve, sağlam bir yapı üzerine sanat kaygısıyla, gerçek gözlemlerle, derin duygularla, duru bir üslupla işlenmiş eserler yaratmayı düşünüyordu. Bu edebi çalışmaları arasında, düşünce savaşlarına da girişmiş bulunuyordu. Ateşli bir cumhuriyetçiydi, krallığa karşı yaylım ateş açmıştı. Bu arada, krala meydan okumuş, onu düelloya çağırmıştı. Bu yüzden, 22 yaşındayken, yurt dışına sürüldü. Genç yazar Paris'te cumhuriyetçi ülküsünün özgür havasına kavuşmuştu. Gene bir yandan edebiyat, bir yandan siyaset alanında kalem oynatıyor, her iki davasında ileri atılımlara girişiyordu. 1891' de cezası bağışlandı, yurduna döndü. Valencia'da 77 Pueblo (Halk) adında bir gazete çıkarmaya başladı. 1893'te "Valencia Hikayeleri" adındaki kitabı yayımlandı. Yıllar gene siyasi kavgalarla, hapislerle, türlü maceralarla geçti. 1898'de, macerasever yazar, İspanya-Amerika savaşından yararlanarak, Arjantin'de, Paraguay'da iki sömürge kurdu. Bunlardan Arjantin'deki Tierra del Fuego (Ateş Ülkesi) oldukça geniş çaptaydı, İspanya bu savaşta yenilip Küba, Puerto Rico, Filipin gibi topraklarını kaybedince, memlekette karışıklıklar başgösterdi. Cumhuriyetçiler gittikçe güçleniyorlardı. 1902'de XIII. Alfonso tahta çıkınca, istibdat daha korkunç bir hal aldı. Blasco Ibanez yeniden İspanya'dan uzaklaşmak zorunda kaldı. Fransa' da yaşıyor, eserlerini orada yazıyordu. 1930'da İspanya'da cumhuriyet ilan edildiği vakit, bu dava uğruna çalışmış olan yazar, ülküsünün zaferini göremeden, iki yıl önce (1928) Fransa'nın Menton şehrinde ölmüş bulunuyordu. Arkada savaşçı bir ad, ölümsüz eserler, bunlardan kazandığı milyonları bırakmıştı. Gerçekten, Blasco Ibanez daha ilk romanlarından beri bütün dünyanın ilgisini çeken bir yazar olmuştu. Bu arada, en güçlü eserlerinden biri olan Sangre y Arena (Kan ve Kum) bütün Batı dillerine çevrilmişti. Şaheseri sayılan bu roman gibi, daha birçok romanları filme alındı, yazara bu yoldan da büyük bir servet yağdı. Blasco Ibanez çağdaş İspanyol edebiyatının öbür romancıları arasından keskin çizgilerle, zengin bir kişilikle sivrilir. Bu da, onun Cervantes'leri, Lope De Vega'ları yetiştiren köklü İspanyol edebiyatına'gününün roman yapısını kazandırarak üstün bir aşamaya ulaşmış olmasından ileri gelir. Blasco Ibanez Fransa'da Zola'nın kurduğu doğalcılık akımının ispanyol edebiyatındaki temsilcisi sayılır. Bu arada, Guy De Maupassant'ın usta anlatım tarzını, bir hikayeyi beklenmedik sonuca bağlama sanatım da benimseyip geliştirmiştir. Kan ve Kum Blasco Ibanez'in sanat gücünü, canlı, parlak, duru üslubunu, renkli çizimleriyle açık yazımını hep bir arada, en iyi ortaya koyan romanlarından biridir. Yazar burada ilk önce kahramanlarının kişiliğini bize düşünceleriyle, çeşitli ruh halleriyle tanıttıktan, olayların geçeceği çevreyi en canlı renkleriyle çizdikten sonra, çok meraklı bir konuyu sahne sahne işliyor, merakın yanma duygu, duygunun yanına düşünce katarak, renkli olduğu kadar canlı, derin, yüksek bir sanat anıtı kuruyor.