Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mükaşefat-ı Gaybiyye

Manevi Yolculuk

İmam-ı Rabbânî

Manevi Yolculuk Gönderileri

Manevi Yolculuk kitaplarını, Manevi Yolculuk sözleri ve alıntılarını, Manevi Yolculuk yazarlarını, Manevi Yolculuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilmek gerekir ki, Kur’an harflerinden her bir harf, özet olarak bütün kemalatı kapsamaktadır. Uzun surelerdeki özel faziletlerin aynısını kısa surelere de koymuşlardır. Her surenin, her ayetin, hatta her kelimenin özel bir üstünlüğü ve kendisine has fazileti vardır. Tıpkı ilahi şuûnlardan (sıfatlardan) her bir şânın (sıfatın) özet olarak bütün şuûnatı kapsaması, bununla birlikte özel bir fazilet ve tesirinin bulunması gibi.”
Şehidlik kavramını çoğu Müslüman hâlâ bilmiyor
*** Ebû Hüreyre'den rivayetle Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Şehitler beş gruptur: Taundan (salgın vebadan) ölen, karın ağrısından ölen, suda boğulan, göçük altında kalan ve Allah yolunda şehid olan kişi”.
Reklam
Ebû Sa'îd Hudrî'den rivayetle Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Müslümanın mâruz kaldığı her dert, hastalık, keder, hüzün, eziyet, gam, hattâ kendisine batan her diken sebebiyle Cenâb-ı Hak onun hatâlarını örter”.
Tembellik ve gevşeklik, düşmanların nasibi olsun! Amel etmeli, çalışmalı, yine çalışmalı.
Malumdur ki, bu dünyâ çalışma yurdudur, boş durma ve dinlenme yeri değildir. Gayretinizi tümüyle çalışmaya yönlendirmelisiniz. Boş durmayı ve eğlenmeyi bir kenara koyunuz. Dilinizi Lâ ilahe illallah zikri ile öylesine meşgul ediniz ki, dil zaruret olmadıkça bu kelime-i tayyibenin dışında bir şey söylemesin.
Hz. Peygamber'in: “Kardeşim Yusuf (a.s) daha sabâhat (yüz güzelliği) sahibidir, ben ise daha melâhat (mânevi güzellik) sahibiyim” şeklindeki sözünde ifâde edilen sabâhat ve melâhattir. Hz. Peygamber melâhati (manevî güzelliği) kendisine, sabâhati ise Yusuf (a.s)'a nisbet etmiştir. Bu sabâhat de, Hz. Yusuf'a büyük babası Halîlürrahmân Hz. ibrahim'den ulaşmıştır.
Reklam
Ebû Hüreyre'den rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâm vermek, hastalanınca ziyaretine gitmek, cenazesine iştirak etmek, dâvetine icabet etmek, aksırınca rahmet dilemek."
Ebû Hüreyre'den rivayetle Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Birinizin kapısı önünden nehir aksa ve o kişi bu nehirden her gün beş defa yıkansa onda kirden eser kalır mı? Dediler ki: Hayır, kirinden bir şey kalmaz. Buyurdu ki: İşte beş vakit namaz da böyledir, Allah onlar ile hatâları siler”.
Yine Ebû Hüreyre'den rivayetle, Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cenâb-ı Hak, ümmetimin aklından geçip de yapmadığı veya söylemediği şeyleri affetmiştir”.
Dünyâdaki insanların çoğu Allah'tan uzak kaldıkları ve dünyâ ile meşgul oldukları için suretlerin ve mahlûkâtın hâllerinden kendilerine gayb olan haberlerin keşf olunmasına meyl ederler. Bu konularda bilgi veren kişileri yüceltirler, onları Allah'ın seçkin kulu ve ehlullahtan sayarlar, ehl-i hakikatin keşfinden ise yüz çevirirler, Allah hakkında verdikleri bilgilerden dolayı onları itham ederler, kendi zanları ile “Bunlar ehl-i Hak'tan olsalardı bize mahlûkâtın hâlleri hakkında bilgi verirlerdi, bunu yapamadıklarına göre daha yüksek keşflere nasıl kadir olacaklar” derler. Bozuk kıyas ve akıl yürütmeleriyle bu zâtları yalanlarlar. Neticede doğru haberlere gözleri kör kalır. Bilmezler ki Allah Teâlâ bu zâtlara olan sevgisi ve himâyesi sebebiyle onları halkı düşünmekten korumuş, onları seçmiş, kendisinden başka şeyleri düşünmekten onları alıkoymuştur. Mahlûkâtın işleriyle ilgilenselerdi, Allah Teâlâ'ya lâyık olamazlardı.
Reklam
Çok sevdiğim bir Hadis-i Şerif
Yine Enes'ten rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kimde şu üç şey bulunursa, îmânın tadını alır: Allah ve Rasûlü'nü diğer her şeyden daha çok sevmek, bir kulu sâdece Allah için sevmek, Allah onu kâfirlikten kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, ateşe atılmaktan korkarcasına korkmak”.
Enes'ten (r.a) rivayetle Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, ben ona babasından, oğlundan ve bütün insanlardan daha sevimli olmadığım sürece îmân etmiş olamaz”.
Ömer İbnü'l-Hattâb radıyallâhu anh'den rivayete göre Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere göredir. Herkes için niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah'a ve Rasûlü'ne ise, onun hicreti Allah'a ve Rasûlü'nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyâ malına ya da evleneceği bir kadına ise, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir”.
“Hidâyetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah 'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakîkaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler” (el-A'râf, 7/43).
...bu büyük zâtların(Sadat-ı Nakşibendiyye) sözü deva, nazarı şifâdır. Onların sohbetinde, Allah'ın lütfü ile, senelerin işi ve hâlleri saatler içinde müyesser olur. Onların bir iltifatı, 100 erbainden (halvetten) daha iyidir. Zîrâ diğerlerinin nihayetini, bu büyüklerin bidayetine (tasavvuf yolundaki ilk hâllerine) yerleştirmişlerdir. Onların yolu, en kısa (kestirme) yoldur. Onların nisbeti (mânevi hâli) huzur ve âgâhîden (Allah Teâlâ'nın huzurunda olma bilincinden) ibarettir ve bütün nisbetlerin üzerindedir.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.