Bu kitabı okumadım, yaşadım. Hem de sadece Ferit'in gözünden değil, Ferit'in aklıyla, Ferit'in duygularıyla... Bir olayı değil, sanki Ferit'in kafasının içindekileri yazmış Peyami Safa. Günlük hayatta nasıl düşündüğünü, aklına bir şeyin nasıl dolandığını, düşüncelerinin konudan konuya atlayışını... Ferit'in kafası karıştığında benimki de karıştı ve kendimi Ferit olarak buldum. Bir karakterin gözünden olayı görmek değil, bir karakterin kafasından olayı yaşamak bu. Hatta bu, kitaba felsefik bir hava katmış. Kelimeler olmadan düşünemez miyiz diye düşünmeden edemedim. Anlatımı bu kadar farklı bir roman daha okumadım. Bu yönüyle gerçekten muhteşemdi. Kitaptaki mistik, belirsiz hava bazı yerlerde beni zor da olsa karakterden ayrılmaya zorlayıp düşünmeye sevk etti ve bu kısımların okuyucuya bırakılmasını çok beğendim.