Nietzsche'nin yaşadığı çağa değin, insan salt bir düşünce varlığı idi. O, sayısız yeteneklerle, bilgi ilkeleriyle donatılmış olarak gelmişti dünyaya. Sokrates'ten başlayarak Hegel'de doruğa ulaşan felsefe akımları böyle düşünüyordu insanı. İnsan, Tanrı ile evren arasında bir ortamalı durumundaydı. Kimliği, kişiliği gerçeğinin dışında, varlığının, var oluş çizgilerinin çok mu çok ötesinde aranıyordu.