Nil'den Tuna'ya Osmanlı
Haluk DursunNil'den Tuna'ya Osmanlı Gönderileri
Nil'den Tuna'ya Osmanlı kitaplarını, Nil'den Tuna'ya Osmanlı sözleri ve alıntılarını, Nil'den Tuna'ya Osmanlı yazarlarını, Nil'den Tuna'ya Osmanlı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Coğrafyamız ne kadar geniş olursa gönlümüz, muhabbetimiz ve ufkumuz da o kadar geniş olur!
Sayfa 280Kitabı okudu
Oraya henüz şapka kanunu girmemişti; başlarında sarıklar, külahlarla Arnavutlar, Osmanlılar dolaşıyordu. Oraya tarikatları ilga eden kanun da girmemişti. Her köşe başında bir tekke buluyordum. İşte Halvetî tekkesi, işte Rifâî tekkesi, işte Melamî tekkesi ve işte Sadiyye’den Sinâniyye’ye kadar nice yol, nice kol…
Sayfa 134Kitabı okudu
Yugoslavya’nın Sırbistana ait Kosova bölgesinin Prizren şehir merkezine yirmi kilometrelik mesafede tek başına bütün özellikleriyle bir Anadolu köyü bulunmaktadır. Gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür…
Sayfa 132Kitabı okudu
Prizren, gerek Anadolu’da, gerek Türkiye dışında şimdiye kadar gördüğüm şehir ve kasabalar içinde eski Osmanlı kent görüntüsünü en çok aksettiren yerdir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Ah keşke hepimiz çoban olabilsek!
Sayfa 79Kitabı okudu
Kosova'da Türk Kültürü
Prizren, gerek Anadolu'da, gerek Türkiye dışında şimdiye kadar
gördüğüm șehir ve kasabalar içinde eski Osmanlı kent görüntüsünü en çok aksettiren yerdir. Daha girişteki cami minareleri, şehrin merkezinden geçip onu ikiye ayıran Bristiça nehri, üzerindeki taş köprüleri, șirin görünümlü, bahçeli, kiremitli evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklanyla görülesi bir mekândır. Ayrıca bu dış görünüşü, yani fiziki profili dışında sokaklarında, evlerinde, çarşılarında en çok Türkçe konuşulan yer olması da diğer
bir özelliğidir.
Sayfa 118
Üsküp'ten Adriyatik'e Osmanlı İzleri
Gùn ağarırken Struga'dayız. Oradaki Halveti Tekkesi'ni de görüyoruz. Şiir șenliklerinin yapılmış olduğu yerde, billur gibi berrak akan ırmağın kenarından dolaşıyor, Yavuz Bülent Bakileri anıyoruz. Akşam otelimizdeyiz. Balkonumuz Ohri Golü'nün üzerinde, mehtab ve o gölde bütün bir tarih yatıyor. O gölde ve bu gezide imparatorluk kūltūrů aksediyor. Kime mi? Duyana, görene,
hissedene...
Sayfa 105
Üsküp Kokusu
Süheyl Ünverin bahsettiği muhallebici, Bandırma`da hala
açık. Duvardaki hatlar, tablolar.. Öyle bir dekora sahip "süt evi"
İstanbuľda bile yok. İște Osmanlı zevk-i selimi...
Sayfa 102
Üsküp Kokusu
Birkaç defa kalktı, kütüphaneden konuyla ilgili kitapları gösterdi.Şeyh Kenan Rifai'yi, Süheyl Ünver Hoca'yı ve Selçuk Eraydın da yine aynı şekilde can-ı gönülden fatihalarla andık. Kütahya'da
da Ahmet Yakuboğlu'nun, İstanbul'da Ahmet Güner Sayar'ın, Aydın
Yükseľin, Uğur Derman'ın, Ankara'da Agah Oktay Günerin kulaklanını çınlattık.
Sayfa 101
Yazın Balkan'a Çıkmak
Oranın yerlileri dağa "Balkan" diyorlar.Dağa çıkmaya da Balkan'a
çlkmak adını veriyorlar.Şimdi gel de Yahya Kemal'i anma. Ne demiș ūstad: "Bir Türk'ün gônlünde dağ varsa Balkan'dır,nehir varsa Tuna'dır."
Sayfa 67
Yunanistan,Kahpe Selanik
İttihatçı Manyasizâde Refik Bey'den,İttihatçı meşhur dônme maliyeci Cavit Bey'e, Diyarbakır dan kalkıp buralara kadar gelen Ziya Gökalp'ten Ömer Seyfettin'e, meşhur mason Emmanuel Karasu'dan Türkçü (!) Yahudi Moiz Kohen
(Tekin Alp)'e kadar Selânik yllarca içinde değişik insanlan barındırmış, yıllarca kaynamış durmuş, politik bir arena olmuştu.
İște Selanik deyince İttihatçlk, Yahudilik, Masonluk, Dönmelik, kısacası bütün anti-Abdülhamit güçler akla akla gelirdi.
Sayfa 62
Eski Zağra'dan Deliorman'a
Rusçuk'ta Levent Tabya'ya çıkıp padişah
armalarını gôrmüş, Midhat Paşa'nın
Tuna Valiliği sırasında yaptığı icraatların
nasıl halk tarafından hala
hatırlandığını dinlemiş, Tuna
boyundan ilerleyerek Silistre'de o narin Tuna'yı seyretmiş,orada
doğan padişah 3.Ahmet'i anmış ve yine Silistre yakınlarındaki Küçük Kaynarca köyünden başlayıp 1855 Kırım Harbi`nden Silistre muhasarasına kadarki tarihî serencamımızı hatırlamıştım.
Tabii kale komutanı Şehit Musa Paşa ile hadiseyi bir eserle olümsüzleştiren Namık Kemal'i de..
Sayfa 43
Benim Şehirlerim
Bahçelerindeki sümbül, gül, hanımeli, manolya, erguvan, mor salkım, leylak, beyaz zambak, gülhatmi, defne ve zeytin ağaçları,balkonlarından sarkan sakız sardunyaları etrafa misk-i anber kokularını saçmalı. Kokudan örülü bu alemde üzüm asması da hak
ettiği yeri almalı. Mücavir bölgenin mahsulü bol ama mutaka bir
ürünü meșhur, dahilindeki sanatkarlarının da becerileri nam-ı dar
olmalı. Hiç kimsenin evi mahalle camisinin, hiçbir mahallle camisi de șehrin merkezindeki selâtin caminin kubbesinden daha yüksek inșa edilmemeli. Kur'an ve ezan mutlaka sakallı ve davudi sesli imam ve müezzinlerin ağzından tane tane, makam makam makam gönül pınarımıza akmalı.
Sayfa 29
"Tarihçi"olmak istiyorsan,hele"Yakınçag tarihçisi"olacaksan
öyle sadece kütüphanede masa başında kitap karıştırmakla,arşiv
belgeleri okumakla yetinmeyeceksin!Osmanli'nın ruhunu tanımak için coğrafyasını keşfe çikacaksın ve önce Şam'a gideceksin
demiș ve sonra ilave etmiști: "Evvel-i fitne Şam, ahir-i fitne Şam.
Sayfa 10