Northanger Manastırı, Jane Austen’dan okuduğum 4. kitap. Yazarın akıcı ve rahatlatıcı kalemini, ironik anlatımını, o dönem kadınların hayatında önemli yer tutan olayları küçümseyici ve alaya alan tavrını severek ve eğlenerek okuyorum genelde, kitaplarını okumaktan keyif alıyorum. Dönem İngilteresinin balolarına, davetlerine konuk oluyor, İngiltere kırsalında gezinti yapıyor, harika evlerde dolaşıyor gibi hissediyorum hep. Ancak bu kitap sanıyorum Austen’ın en sevemediğim romanı oldu. Romanda ana kahramanımız Catherine’in, Bath gezisi esnasında tanıştığı Tilney ailesinin evine, Northanger Manastırına davet edilişi, orada geçirdiği süre, gizemli! (ya da kahramanımızın gizemli olmasını istediği) olaylar ve bu davetin ilginç bulduğu sonlanışını anlatıyor yazar. Bu esnada da karakterimizin kendisi ve çevresinde gelişen çeşitli aşk maceralarını aktarıyor. Okuduğum diğer eserlerinden farklı olarak gizem ve korku unsurları yerleştirmiş yazar bu kitabına ve biraz farklı bir anlatım sağlamış. Okuması rahat, akıcı, kafa dağıtmak istediğim bir dönemde iyi gelen bir kitaptı, ancak yine de diğer kitaplarına kıyasla çok sevemedim.