Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nur Aleminin Bir Anahtarı

Bediüzzaman Said Nursî

Nur Aleminin Bir Anahtarı Sözleri ve Alıntıları

Nur Aleminin Bir Anahtarı sözleri ve alıntılarını, Nur Aleminin Bir Anahtarı kitap alıntılarını, Nur Aleminin Bir Anahtarı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aynı olayı belgeselde izledim. Adam yine hayatta kalmayı başardı diyordu!
Fakat bir vakit Amerika'da bir gazetenin neşrettiği gibi; taifesinden çıkmış, milletinden ayrılmış, denizin dibine girmiş bir böceğin, bir yeşil yaprak rızık olarak ağzına verilmesini gören balıkçılar ağlamışlar, şaşaa ile ilân etmişler.
Oysa ki adam umudunu yitirmişti. Bilmez ki Rezzak olan Allah varKitabı okudu
Reklam
Bütün esbab yalnız bir perdedir. Bütün icadlar ve tesirler, Zât-ı Kadîr-i Zülcelal'indir.
Artık bütün insanları kardeş yaparak yemyeşil cennetlerin nurlu ufuklarından esen refah ve saâdet, huzur ve âsâyiş rüzgârıyla dalgalanan âlemşümûl bir bayrak altında toplayacak olan yegâne kuvvet, İslâm'dır. Zira beşeriyetin bugünkü hali, tıpkı İslâm'dan evvelki insan cemiyetlerinin acıklı halidir. Bunun için, insanlığı o günkü ebedî felâketten kurtaran İslâm, bugün de kurtarabilir...
Mânevî nurun –ilim suretinde– beşerin kafasında cilvesinin bir cüz'îsi, tırnak kadar kuvve-i hâfızaya mâlik bir adamın kafasında, doksan kitabın kelimatı yazılmış. Ve üç ayda, her günde üç saât meşgul olarak, hâfızasının sahifesinin yalnız o kısmını ancak tamam edebilmiş. Aynı adam, seksen sene ömründe gördüğü ve işittiği ve merakını tahrik eden ve ona hoş gelen mânâları ve kelimeleri ve suretleri ve savtları o tırnak kadar kuvve-i hâfızanın sahifesinde istediği vakitte müracaât edip bir büyük kütüphâne kadar bütün mahfuzatının aynı şeylerini orada bütün istediklerini mevcut ve muntazam yazılmış ve dizilmiş görüyor.
Sayfa 13
"Mu'cizevî hârikalarla doğan İlâhî tecellilerin vasfında kalemler kırılır, fikirler gürülder, ilhamlar yanar kül olur." derlerdi. Hakîkaten bendeniz, şimdi bu müstesna zaferin karşısında aynı aczi, bütün varlığımla hissediyorum. Zira tefekkür ve ilhamıma nihâyetsiz bir ufuk açılıyor.. cihan, muhteşem bir Nur mabedini andırıyor. Civarımdaki herşey, her yer, derin vecd ve istiğraklarla gaşyolmuş bir halde... Her zerrede وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ sırr-ı Sübhanîsi tecelli ediyor.
Sayfa 60
Reklam
Bütün esbab yalnız bir perdedir. Bütün icadlar ve tesirler, Zât-ı Kadîr-i Zülcelal'indir.
Çünkü; din ihtiyacı, sırf müslümanların değil, bilumum insanların ezelî ve ebedî ihtiyacıdır.
Sayfa 78
Evet nur ve nâr unsuru toprak, hava ve mâ' unsurları gibi gayet kat'î ve bedihî ve zarurî bir surette o numunelerle gösteriyor ki: Bütün esbab(sebepler)yalnız bir perdedir. Bütün icadlar ve tesirler, Zât-ı Kadîr-i Zülcelal'indir. Çünki nur, aynen vücud ve hayat gibi, kudret-i İlahiyenin perdesiz bizzât mübaşeretine(temasına) lâyık olmasından, esbab-ı zahirî hiçbir cihette perde olmadığından, vâhidiyet(birlik) içinde ehadiyeti(tekliği)gösterir. Gayet cüz'î ve küçük bir vazifede, küllî ve geniş bir delil-i ehadiyete işaret eder ki, "Hüve Nüktesi" haşiyeleriyle bunu gayet kısaca isbat ediyor. İşte milyarlar numunelerinden iki küçük numunesinden: Birisi: Manevî nurun -ilim suretinde- beşerin kafasında cilvesinin bir cüz'îsi, tırnak kadar kuvve-i hâfızaya(hafıza kuvvetine) mâlik bir adamın kafasında, doksan kitabın kelimatı yazılmış. Ve üç ayda, her günde üç saat meşgul olarak, hâfızasının sahifesinin yalnız o kısmını ancak tamam edebilmiş. Aynı adam, seksen sene ömründe gördüğü ve işittiği ve merakını tahrik eden ve ona hoş gelen manaları ve kelimeleri ve suretleri ve savtları(sesleri) o tırnak kadar kuvve-i hâfızanın(hafıza kuvvetinin)sahifesinde istediği vakitte müracaat edip bir büyük kütübhane kadar bütün mahfuzatının aynı şeylerini orada bütün istediklerini mevcud ve muntazam yazılmış ve dizilmiş görüyor. Nur A.Anahtarı - 12
...tırnak kadar bir odun parçasından çok mu'cizatlı bir usta, yüz okka muhtelif taamları, yüz arşın muhtelif kumaşları yapsa; bir adam o odun parçasını gösterip dese: "Bu işler, tabiî ve tesadüfî olarak bundan olmuş." O ustanın hârika san'atlarını, hünerlerini hiçe indirse, ne derece bir hamakattır. Aynen öyle de... (Sükût!)
Reklam
“Kâinatı halkedemeyen, bir zerreyi halkedemez. Bir zerreyi tam yerinde halkedip muntazam vazifeleriyle çalıştıran, yalnız kâinatı halkeden zât olabilir.”
2 dakikanızı ayırın
Evet Cenab-ı Hak bu kâinatı, insana lâzım ve lâyık her şeyi içinde halketmiş bir misafirhanedir. Ziyafetler nev'inde bazı zaman ve asırlarda gizli kalmış nimetlerini dua-yı fiilî olan telahuk-u efkârdan ileri gelen taharriyat neticesinde ellerine ihsan eder. Buna karşı şükür etmek lâzım gelirken, bir küfran-ı nimet nev'inden âdi, âciz bir insanın icadı, hüneri nazarıyla bakıp sonra o küllî bir şuur ve ilim ve irade ve rahmet ve ihsanın neticesi olan o hârikaları unutturup, yalnız ince bir perdesini gösterip; şuursuz tesadüfe, tabiata ve camid maddelere havale edip, ahsen-i takvimde olan insaniyetin mahiyetine zıd bir cehl-i mutlak kapısını açmaktır.
147 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.