Okuduğum ilk ve büyük olasılıkla son olacak İskender Pala romanı. Konusu güzel ama dili oldukça ağır; çok zor ilerliyor, bazen çok sıkıcı olabiliyor. Belki ben bu tarz kitapları sevmiyorumdur ama yinede daha güzel olabilirmiş.
'Tarikata ne kadar hizmet ederseniz Allah katında takvanız o kadar artar' diye tarikat şeyhlerinin müridlerine hediye edebileceği en güzel kitaplardan bir tanesi. Tarikatçı arkadaşlar lütfen linç etmeyin. Ne şimdiki tarikatlar Tapduk Emre Dergâhı ne şimdiki müridler Yunus Emre. Zaten Yunus olmak öyle kolay da değil. Yunus olmak için od'un ateşiyle yanmak lazım.
Bkz:
Cennet cennet dedikleri birkaç köşk ile birkaç huri,
İsteyene ver sen onu, bana seni gerek seni.
Böyle bir aşk işte Yunus'un gönlündeki. En ağır imtihanlarla sınanmış ama vazgeçmemiş, dünyayı elinin tersiyle itmiş, hatta ahireti bile, istediği yalnızca 'O' olmuş. Yani bu işler öyle kolay değil derviş. Biz ayakkabısı ayağına vurunca, telefonunun şarjı azalınca canı sıkılan insanlarız...
Eh, Bizim Yunus'un hikayeleri için okunabilecek bir kitap yine de.