Bir adamı, bir dini, bir görüşü seversin sevmezsin bu öznel bir kanıdır; kesinlikle kimsenin karışmaya hakkı yoktur.
Ama her alanda öyle adamlar var ki hayran olmamak elde olmuyor.
Bu hayranlık zekâya, bilgiye, ilime, erdeme... Ve daha birçok değerli şeye...
İmam Gazali de öyle bir zât...
Çok şey söylüyorlar kendisi hakkında ama okurken bile anlamakta zorlandığımız kitapları bu adamın yazdığını, Türk- İslam medreselerinin ilklerinde ve ayrıca ilk üniversite sayılan Nizamiye Medreselerinde müderrislik yaptığını hesaba katmıyorlar.
Alimler, filozoflar, bilim insanları.. Ve daha birçok değerli isimler eleştirilirken az daha dikkat edip biz onların nesi kadarız acaba diyerek kendimizi sorgulamak gerekir diye düşünüyorum.
Bu kısa açıklamayı geçtikten sonra kitap hakkında birkaç değersiz kelam edelim:
Herhangi bir düşünce kitabı olarak yaklaşırsak daha çok sahabelerin, selef dediğimiz eski büyüklerin hayatlarından örneklerle anlatılmış ölüm kıssalarına yer verilmiş; kıssadan hisselerle ölümden sonraki yaşam hakkında kimi değerlendirmelerde bulunulmuş diyebiliriz. Ne kadar yakınız ölüme, ne kadar uzak ?.. İnsanı ölümden eceli korur diyorlar, diyorlar da ecel bize ne kadar uzak ?..Ne kadar hazırız acaba ölüme, ölümü en son ne zaman hatırladık?..
Bu soruları kendi nefsimize sormaya hazır olmalıyız yoksa kitap sizi tokatlayacaktır
Beni çok fena tokatladı. Çoktan iyi okumalar.