Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar

Hasan Aydın

Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar Sözleri ve Alıntıları

Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar sözleri ve alıntılarını, Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar kitap alıntılarını, Ortaçağda Sözde Aristotelesçi Yapıtlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yunancadan Süryanice'ye ordan Arapça'ya çevrilmiş
Süryanice hem dini hem de felsefi terminoloji bakımından Arapçayı etkilemiştir. Sözgelimi ba’us/yakarış (bo’oso), teşbih (taşbuhso) ve salat (sluto) gibi sözcüklerin aslı Süryanicedir. Yine Eski Yunan felsefesinin temel kavramları, Süryanice çevirileri ile Arapçaya aktarılmıştır. Sözgelimi, filozof (feylosufo), coğrafya (gaugrufyo), sofist (sofisto), esir (hesir) gibi sözcükler, Grekçe asılları ile değil, Süryanicede okunduğu gibi Arapçaya geçmiştir. İlk İslam filozofu olarak görülen Kindî’nin kullandığı pek çok kavram da Süryanice kökenlidir. Sözgelimi, Kindî’nin varlık anlamında kullandığı iys (iyto) ve inniyye (inyuto), yokluk anlamında kullandığı leys (leytyuto), meleke anlamında kullandığı künye (kanyuto), hakikat ve mahiyet karşılığı kullandığı hüviye (hvoyo) gibi birçok terimin aslı Süryanicedir.
Her akıl, sürekli olan, yok olmayan ve zamana tabi olmayan şeyleri düşünür.
Reklam
Platon’un idealar öğretisiyle Aristoteles’in formlar öğretisi arasında köklü bir fark vardır; çünkü Platon’un ideaları ayrı bir dünyada iken, Aristoteles’in formları, bireysel varlıkların üstünde veya dışında değildir; tersine onların içinde, onlara içkindir.
Yeni bir metafizik anlayışı oluşturulmuş
Kelam, Kuran’dan yola çıkarak fail-i muhtar (özgür özne) bir Tanrı anlayışı oluşturmuş; Yunan ve Hint atomculuğunun etkisi altında, töz-ilinek metafiziğine dayalı parçalı bir evren tasavvuru inşa etmiş; Tanrı-evren ilişkisi bağlamında Tanrı’nın her an etkin olduğu ve onun sürekli/anlık yaratımına (halk fî külli vakt) sahne olan kendinde süreksiz bir evren tasarımına yönelmiştir.
Aristoteles’in dine aykırı görülen ruhun bedenden ayrı varlığının bulunmadığı, ruhun, bedenin sadece bir fonksiyonu olduğu görüşü; etkin akıl anlayışındaki bulanık ifadelerinden yola çıkılarak ruhun tanrısal ve ölümsüz olduğu lehinde yorumlanmaya; hareket etmeyen ilk hareket ettiricisi (Tanrı) ile evren arasındaki kopukluk bir ölçüde giderilmeye ve Aristoteles’te bulunmayan yaratma anlayışı, Yeni Platoncu sudûr ya da türüm teorisiyle tamamlanmaya çalışılmıştır. Bu harmanlama düşüncesi dinsel açıdan işlevsel görüldüğü için olsa gerek, Fârâbî’nin Kitâb el-Cem Beyn er-Re’yey el-Hakîmeyn el-Eflâtûn el-İlâhî ve Aristûtâlîs eseri başta olmak üzere İslam kültüründe yetişmiş çoğu filozoflarca da benimsenmiştir.
Platon ile Aristoteles’in görüşleri Yeni Platoncu bir sentez içerisinde harmanlanmış,Kitabı okudu