Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

XVIII. ve XIX. Asırlarda

Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri

Yusuf Akçura

Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri kitap alıntılarını, Osmanlı Devleti'nin Dağılma Devri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son bulmaz bir Türk-İslam geleneği, irtica... (1703-1807-1909-2016-...)
... III. Selîm'in başladığı yeniliklere karşı çıkan dinî ve siyasî irtica, hayal ve emeli geniş, fakat kudret ve sebatı eksik olan bu padişaha galebe ederek, vaziyete yine bir müddet için, hâkim oldu ... (Kabakçı Mustafa İsyanı-1807)
Sayfa 220
Cumhuriyet'in ilanı bu bağlara indirilmiş en büyük darbeydi...
... nihayet Şark [doğu] medeniyetinin muhafazasında menfaatlerini temin eden içtimaî [toplumsal] gruplar, padişahı ve fikirlerini bir müddet için daha mağlup ettiler. Demek Osmanlı içtimaî heyetinin ekseriyeti [çoğunluğu], henüz Şark medeniyetinin muhafazasına hissî, ruhî ve maddî râbıtalarla bağlı bulunuyordu ...
Sayfa 233
Reklam
Osmanlı Devleti, İslâm - Şark medeniyetinin, son mahsullerinden birisi idi; ve bu medeniyet XVII. asra kadar, Hıristiyan- Garp medeniyetinden üstündü. XVII. asırdan itibaren, Garp medeniyeti, Şark medeniyetine tefevvuk etti. Bu tefevvuk gittikçe arttı. XVII. asırda Garp, her cihetten Şarka galebe etmiştir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Devleti muhafaza için ne yapmalı? Vakayiden anlaşılabileceğine nazaran, devlet adamları ve memleket mütefekkirleri bu hayatî meselenin hallinde ikiye ayrıldılar: 1) Şark medeniyetinin hususiyetlerini tamamen muhafaza ederek Garba tefevvukun kabil olduğuna inananlar; 2) Devletin vücudunu muhafaza, ancak Garp medeniyetini temsil ile mümkün olabileceğine kani olanlar...
Sayfa 222Kitabı okudu
Merkezî hükûmetin türlü iç ve dış gaileleri ile meşgul olmasından fırsat bularak her dilediğini yapmağa yeltenen ve gün geçtikçe nüfuz ve kudretini arttıran Bağdad Kölemen valilerinin sonuncusu Davud Paşa'dır. Davud Paşa'nın keyfî idaresinden şikâyetlerin çokluğu ve pâdişâhın kendisine nasihat için gönderdiği büyücek bir memuru öldürüşü merkezî hükûmeti tekrar harekete getirdi. Halep Valisi Ali Rıza Paşa büyük bir kuvvetle Bağdad'a sevk olundu. Bir hayli mücadeleden sonra Ali Rıza Paşa vilâyeti ele geçirmeğe ve Bağdad Kölemenlerini ortadan kaldırmağa muvaffak oldu. (1830)
Sayfa 35 - Türk Tarih Kurumu
III. Selîm devrine nihayet veren şiddetli müsademe, padişahın Garp medeniyetini, askerlikte, idarede ve bunlara lüzumlu ilim ve san'atlarda kabule çalısmasıyla başladı. Önce padişah muvaffak olur gibi göründü ise de, nihayet Şark medeniyetinin muhafazasında menfaatlerini temin eden içtimaî gruplar, padişahı ve fikirlerini bir müddet için daha mağlup ettiler. Demek Osmanlı içtimaî heyetinin ekseriyeti, henüz Şark medeniyetinin muhafazasına hissî, ruhî ve maddî râbıtalarla bağlı bulunuyordu...
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
Fransa Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti ile olan resmî muamelâtında hep an'anevi dostluğa riayetkâr gibi görünüyor ise de, Rumların tahrikâtı ile de iktifa etmeyerek, Yahudileri dahi teşvike kalkışmış ve Kudüs'te bir Yahudi Devleti kurulmak üzere her tarafta bulunan Yahudileri ittifaka davet etmişti. Sionism hareketinin mebdei demek olan bu teşebbüs, Direktuar devrinde olmuş ve Osmanlı Hükûmetinin bittabi canını sıkmıştı.
Sayfa 58 - Türk Tarih Kurumu
Osmanlı Devleti zayıfladıkça, evvelden beri rakip ve hasımları olan devletler, ezcümle Avusturya ve Rusya, zaaftan istifadeye şitap ederek, fasılasız taarruzlarla kendilerine civar olan Osmanlı arazisini istilâya uğraştıkları gibi, gayrimüslim Osmanlı tebaasını tahrik ile, metbu devletleri aleyhinde kıyama teşvik etmişlerdir; bundan dolayı, devlet mütemadi isyan ve ihtilâllerle karşılaşmıştır. Bu vâkıalardan neşet eden zaaf, devlet başında bulunanların itibar ve sultasını eksiltmiştir.
Sayfa 221Kitabı okudu
III. Selim
Nihayetinde sultanlığını ve hattâ canını bile yiyen bu askerî ıslahat teşebbüsünde III. Selîm'in ısrar ve metaneti methe lâyıktır; ancak, bu doğru yolda yürürken yakınlarının ve vilâyette bulunan bazı paşa ve beylerin zalimane hareketlerini, irtikâp ve irtişalarını [yolsuzluk ve rüşvetçiliklerini] anlayıp önüne geçecek kadar dirayet ve kudret gösterememesi tenkit olunabilir.
Sayfa 226Kitabı okudu
III. Selîm gibi padişah olmadan önce gençliğini mahdut bir dairede güzel, câhil ve câzip birçok câriyeler ile hakikati bilmeyen ve bilse de söylemeyen bir takım siyah ve beyaz köleler ve memurlar arasında geçiren bir adamın tabiatında kâfî metanet, fikrinde vüzuh ve selâmet, malûmatında vüsat ve muhakemesinde isabet aramak, adetâ haksızlık olur. Böyle bir muhitte zekâ donuklaşır", iradet eksilir, seciye gevşer, ahlâk zayıflar. Padişah olunca da, şehzadelikte hâsıl edilen itiyatların düzeltilmesi güçtür. Böyle yorulmuş bir hükümdarın kendisine yardımcı olarak doğru, dürüst, malûmatlı ve namuslu adamlar bulup intihap etmeden muvaffak olması, zordur. Şehzadelik zamanında mahkûm bulunduğu hürriyet ve irade mahdutluğu ile, padişah olunca eline geçen mutlak iradet ve hürriyet arasında husûle gelen şiddetli tezat, kuvvetli insanların bile aklî muvazenesinin muhafazasını müşkülleştirir...
Sayfa 227Kitabı okudu
219 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.