Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa

Jean - François Solnon

Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa Gönderileri

Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa kitaplarını, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa yazarlarını, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lale
Tam anlamıyla bir Osmanlı çiçeği olan lâle kadar itibar görmüş başka bir çiçek yoktur. Allah'ın çiçeği değil midir o? Lâle ismi Arapça elifbayla, "Allah" kelimesindekilerle aynı harflerle yazılmaktadır. Bu nedenle sık sık dinsel simge olarak da kullanılmaktadır. Türkler lâleyi henüz göçebe çobanlar oldukları dönemde, Orta Asya platosunda, Pamir'in kuzeyinde yabani halde keşfettiler. Türk aşiretleri 11. yüzyılın sonunda Doğu Anadolu'ya girdiklerinde lâle bahçelerde yetiştirilmeye başlanmıştı. Sasaniler lâleye tapıyorlar, şairler Isfahan ve Bağdat bahçelerinde yetiştirilen lâlenin kusursuzluğuna şiirler düzüyorlardı. Türklerin ne zaman lâle yetiştirmeye başladıkları bilinmiyor, ama bu iş hızla kendini kabul ettirdi ve lâle ilk Osmanlıların en gözde çiçeği oldu.
Sayfa 130 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Okumuş Bir Sultan
Yüzlerce yıllık bir kültürün kaybolacağı korkusuyla akıllarını yitirecek gibi olan Batılı hümanistler, Fatih Sultan Mehmed'in eğilimlerini bilselerdi epey şaşırırlardı. II. Mehmed her konuda inatçı ve atak birisiydi, şana ve zafere açtı: Saltanatını başlatan mucizevi zafer sayesinde ona "Fatih" lakabı takılmıştı. Ama bu karmaşık kişilik aynı zamanda Roma'nın yüksek din görevlilerini şaşırtacak ve ona alelacele, haksızca yakıştırdıkları barbar etiketini sarsacak bir zihin açıklığına sahipti. Onu yakından gören yabancılar, seyyahlar, diplomatlar veya Venedikli tüccarlar önyargılarından yavaş yavaş sıyrılmış ve sultanda doymak bilmez bir bilgi açlığı olduğunu ka- bul etmişlerdi. Bu açlık doğal olarak Doğu'ya yönelikti. Mehmed Arapça ve Farsça yazmaları topluyor, Doğu şiirine ve tarihine ilgi duyuyor, İslami bilgisini derinleştirmeye uğraşıyordu. Ama Batılı gözlemciler her zaman uyanık olan dikkatinin bir bölümünün de Hıristiyan âlemine yöneldiğini memnuniyetle kaydediyorlardı. Dış dünyaya ilgisiz olan halkının aksine, sultan bu dünyayı tanımaya çalışıyor, haber ve bilgi alma kaynaklarını dilediğince çeşitlendiriyordu. Yolu imparatorluktan geçen yabancılar saraya davet ediliyor, ülkelerinden söz etmeleri isteniyordu. Bu tanıklıklara, Fatih Avrupa'dan getirttiği kitapları okuyarak edindiği bilgileri ekliyor, bu kitapları ya kendine armağan ettiriyor ya da seferlerde ganimet olarak alıkoyuyordu.
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
Paranın dini olmaz
Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasındaki savaşı hafifleten nedenlerden bazıları siyasi, bazıları ise ticariydi. Örneğin, akın yapmak, şehirleri fethetmek veya Hıristiyan topraklarında hırslı fetihlere girişmek üzere Asya kıyısından Avrupa'ya geçen Osmanlı birliklerinin nakliyesi genellikle Cenevizler tarafından yapılıyordu. Yetersiz Türk donanmasının eksiklerini kapayan Cenevizler imansızlara karşı mücadeleyi pek umursamıyorlardı.
Sayfa 21 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Akıncılar
Fetihteki sürat ve Bizanslıların itaati, o dönemde yaşamış tanıkların gözünde Osmanlı kuvvetlerinin korkusuzluğunun ve uyum sağlama yeteneğinin göstergesiydi. "Üç beylerinin akınları, olağanüstü hızlı bir süvari kuvvetinin eseriydi. Akıncı adı verilen bu savaşçılar sefere her zaman iki atla çıkar, bunlardan birini yedekte tutar ve insanı hayrete düşüren bir hünerle dörtnala giderken ok atarlardı. Bir süre sonra bu yıkıcı akınlar tam olarak sona ermeseler de düzenli savaşların ardında ikinci plana düştüler; akıncılara da düşman topraklarının içlerine dalıp korku saçmak ve ordunun ana bölümü harekete geçmeden önce düşmanın iletişim hatlarını kesmek görevi verildi. Gerek süratleri, gerekse indirdikleri darbelerin gözü karalığı nedeniyle "kara korsanları" diye adlandırıldılar. Bu ürkütücü unvanı uzun süre koruyacaklardı.
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Yayınları
720 syf.
9/10 puan verdi
Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa
Fransız tarihçi tarafından ele alınan bu eser Osmanlı devleti ve İslam topraklarına karşı yıllardır oluşmuş ön yargıları yıkıyor. Osmanlı Devleti’nin batıdan esinlendiği kadar batının da yani Avrupalı devletlerin Osmanlı’dan nasıl etkilendiklerini kaynaklarıyla bizlere aktarıyor. Osmanlı Devleti’nin ikinci Viyana bozgununa kadar ki oluşturduğu korku ve endişeyi kılabileceğini gösterdikten sonra Batı artık İslam’ı yenebileceğini düşünmeye başlamıştır. Zaten ondan sonra kutsal ittifak oluşmuş ve batılı devletler Osmanlı devletine karşı ittifak olarak savaşmaya ve geldikleri yere onları atmaya çabalamışlardır. Tabii ki bu istedikleri gibi kolay olmamış yıllarca sürmüştür. Bu süre zarfında Osmanlı devleti ile batılı devletlerden Venedik Avusturya ve Rusya gibi yerler ticaretlerini sürdürmüş gerektiğinde Fransa gibi askeri ittifak yapan Hristiyan devletler de olmuştur. Bu yönüyle bakıldığı zaman Osman ve batı dünyası kaynaşmıştır. Kitap hem ön yargıları yıkmak da hem de iki farklı kültürün nasıl kaynaştığını gözler önüne sermektedir. Bu yönüyle kesinlikle okumayanlar için bu kitabı tavsiye ederim.
Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa
Osmanlı İmparatorluğu ve AvrupaJean - François Solnon · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201950 okunma
Sarıklı adam hâlâ ürkütücü ama kıymetli bir düşmandır ; hâlâ şeytan diye kınanır ama çekici ve zehirli bir cazibeye sahip bir şeytan söz konusudur
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
179 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.