Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914)

Şevket Pamuk

Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914) Gönderileri

Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914) kitaplarını, Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914) sözleri ve alıntılarını, Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914) yazarlarını, Osmanlı -Türkiye İktisadi Tarihi (1500-1914) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fernand Braudel
Geçmişin olaylarını yorumlayabilmek için tarih her zaman bir genel kuram gerektirir. Arşivlere girmeden önce geliştirilmiş bir kuram olmadan, belgelerdeki olgu yığınını yorumlamak mümkün değildir Önceden geliştirilmiş bir kuram sayesinde belgelere egemen olan bakış açısına karşı eleştirel bir tavır takınabilmek de mümkün olacaktır. 20. yüzyılın önde gelen tarihçilerinden Fernand Braudel bu gerekliliği “Eğer kuram yoksa tarih de yoktur” diyerek özetliyor.
Tarihçilikte Kuram
...yalnızca gözlemlerden, arşiv belgelerindeki olgulardan yola çıkarak tarih yazmak mümkün değildir. Olayları neden-sonuç ilişkileri içinde yeniden kurmak ancak bir kuram sayesinde, bir kuramın sağladığı bakış açısıyla mümkün olabilir.
Reklam
Tarih ve Tarihçilik
Son yüzyıl içinde tarih yazıcılığına egemen olan anlayışın yanı sıra tarihçilerin ilgilendikleri konularda değişmiş, ağırlık siyasal ya da dinsel olaylardan toplumsal ve iktisadi gelişmelere kaymıştır.
Tarih ve Tarihçilik
Osmanlı tarihi denilince ne gibi meseleler incelenecek , hangi sorular sorulacak? Kuruluş döneminden bir örnek arayalım kendimize. Geleneksel tarihçilere bakacak olursak, bu erken dönemin tarihi hangi padişahın hangi savaşta hangi topraklan elde ettiğini belirlemek veya gelişmelerin milliyetçi açıdan yorum lanması demektir. Ama tarihi bir toplumsal bilim olarak kabul ediyorsak, bu tür bir yaklaşım yeterli olamaz. Bir toplumsal bilim olarak tarih için kuruluş döneminin en önemli meselesi hangi toplumsal, İktisadî ve demografik nedenlerle ufak bir beyliğin bu kadar hızlı bir biçimde genişleyebildiğini açıklamak olmalı.
Tarih ve Tarihçilik
Günümüzün tarihçileri artık "ne oldu” sorusuna değil, '‘niçin oldu" sorusuna yanıt arıyorlar. Geçmişteki olayların nedenlerini anlamaya çalışanların önemli bir amacı da bugünün toplumlarındaki neden-sonuç ilişkilerini, gelişmenin doğrultusunu anlayabilmek ve bugünün toplumları için çözümlemeler geliştirmek. Bu eğilimlerin de etkisiyle çağımızda tarih giderek bir toplumsal bilim niteliği kazanmaktadır. Nitekim, 20. yüzyılın önde gelen tarihçilerinden, Avrupa feodalİzmi üzerine çalışmalarıyla tanınan Marc Bloch, tarihi her şeyden önce değişimin bilimi olarak gördüğünü söylüyor. Bir diğer tarihçi, yaşamının büyük bir bölümünü Sovyet Devrimin'in tarihini yazmaya ayıran ve Tarih Nedir? başlıklı kitabıyla da tanınan E H. Carr’a göreyse tarih nedenlerin incelenmesi demektir.
Tarih ve Tarihçilik
Ortaçağ ve öncesindeki toplumlarda tarih, hükümdarların ve devlet adamlarının yaptıklarının öyküsü olarak anlaşılıyordu. Tarihçiler olaylara yöneticiler ve devlet açısından bakarlar, yazdıklarıyla devlet adamlarına yol göstermeye çalışırlardı. Daha sonraları, Avrupa’da ulusal devletlerin kurulmaya başladığı dönem de ise tarihçiler, zaman dizinsel olarak sıraladıkları olaylardan kendi ulus devletlerinin varlığını ve bütünlüğünü savunan yorumlar çıkardılar. Böylece tarih ulusalcılık ideolojisinin temellendirilmesinde ve yayılışında önemli rol oynadı. Bu ideolojinin temel araçlarından biri durumuna geldi.
Reklam
81 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.