Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Pembe İncili Kaftan

Ömer Seyfettin

Pembe İncili Kaftan Gönderileri

Pembe İncili Kaftan kitaplarını, Pembe İncili Kaftan sözleri ve alıntılarını, Pembe İncili Kaftan yazarlarını, Pembe İncili Kaftan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
-Bilmem, çağırınca ayağınıza gelir mi? -Nasıl gelmez! -Gelmez işte… Dünyaya boyun eğdiği yoktur. Şah ile geda (fakir) onun gözünde aynıdır.
Reklam
Tarih hiç değişmemiş
-Ben şimdiye kadar devlet mansıbına girmedim. -Niçin girmedin? Muhsin Çelebi biraz durdu. Yutkundu. Gülümsedi: -Çünkü ben boyun eğmem, el etek öpmem, dedi; halbuki zamanın devletlileri mevkilerine hep boyun eğip, el etek hatta ayak öpüp, bin türlü tabasbusla, riya ile, tekâpu ile çıktıklarından etraflarına daima hep bu zelil mazilerinin çirkin hareketlerini tekrarlayanları toplarlar. Gözdeleri, nedimleri, himaye ettikleri, hep denî riyakarlar, ahlâksız müdâhinler, namussuz maskaralar, haysiyetsiz dalkavuklardır. Mert, doğru, izzetinefis sahibi, hür, vicdanının sesine kulak veren bir adam gördüler mi, hemen garez olur, mahvına çalışırlar.
Reklam
Kuyruğunu sallaya sallaya efendisinin pabuçlarını yalayan köpeğe tabasbus pek yakışırdı; ama, insana...
Önünde açılan ikbal yollarından hiçbirine sapmamıştı. Bu altın kaldırımlı, mîna çiçekli, cenneti andıran nuranî yolların nihayetinde daima "kirli bir etek mihrabı" bulunduğunu bilirdi.
Allah insana kendi ahlakını vermek istemişti. İnsan her varlığın üstünde idi. Kuyruğunu sallaya sallaya efendisinin papuçlarını yalayan köpeğe tabasbus pek yakışırdı; ama insana… -Muhsin çelebi
Sayfa 44
Cabi Efendinin mantığı, ahlak, namus, haysiyet, insaniyet, merhamet kurallarına uymayan serserilerin zengin oluşlarını tek bir sebebe bağlıyor, fakat aptalların, ahmakların, hımbılların en seçkin makamları nasıl ellerine geçirdiklerine bir kulp bulamıyordu.
Reklam
Tatile gitmişimdir...
Burada her gün tek başına gezmek ne büyük bir saadet, ne büyük bir nimetti! Üstünde insanın haysiyetine tecavüz edecek bir terbiyesize rasgelmek ihtimali yoktu. Gazeteler de okunulmazsa bozuk dünyanın çılgınlığından habersiz yaşamak mümkündü.
Hayır, unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir padişahın elçisini oturtacak seccadeniz, şilteniz yok... Hem bir Türk, yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz...
Ölünceye kadar Üsküdar pazarında sebzevatçılık etti. Pek fakir, pek acı, pek mah-rum bir hayat geçirdi. Ama “yine” ne kimseye boyun eğdi, ne de bütün servetini bir anda yere atmakla gösterdiği fedakârlığa dair gevezelikler yaparak boşu boşuna pohpohlandı!
530 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.