Ercan Kesal’ın Peri Gazozu’nu okumaya ilk başladığımda kitabın içeriğinin duygularımı nasıl bir atmosferle çevreleyeceği konusunda pek bir tahminim yoktu. İlk kısımlarında zaman çizelgesi ve anlatımı yadırgadım. Biraz ilerledikçe karşı konulamaz bir biçimde kitabın içine çekildim. Kapağını her açtığımda sanki ülkemin insanlarından, kendimden, çocukluğumdan bir zamana düşüyor ve sıcak, yaralayıcı, düşündürücü, kalbime dokunan binbir duyguyla sımsıkı çevreleniyordum.
Kitabın oluşturulma biçimi ve anlatımını inanılmaz ustaca ve tiyatral buldum. Böyle bir zaman çizgisi oluşturup olayları tematik özellikleriyle ayırarak kurgulamak gerçekten zeka ister.
Bu kitapta herkesin, özellikle acıya duyarlı, sevdiği herhangi birini kaybetmiş kişilerin kendini bulabileceğini, duyulmuş hissedileceklerini düşünüyorum. Sevgili Ercan Kesal, sizin vicdanıma böyle çomak sokmaya hakkınız var mıydı?