Faruk Duman, okumayı çok sevdiğim bir yazar. Bu kitabına da yine kalbimi bıraktım. Kitap 125 sayfa ama sayfalar yarısı dolacak şekilde yazıldığı için bir oturuşta okuyup bitirilebiliyor. Peki anlattıkları, hissettirdikleri, şöyle bir gösterip tekrar üstünü örttükleri de bitiyor mu yazarın? Hiç sanmıyorum. "Söz, sezilmek ister." diyor kitabın bir yerinde ve daha orada ben bir söyledim, sen bin işit/anla diyor yazar. Üstü kapalı, rüya gibi bir anlatım.
- Spoiler -
Bir Osmanlı Paşası Yusuf'un denizdeki savaşta kolundan ağır yaralanmasıyla başlıyor kitap. Sonrasında ise kollarım dediği iki arkadaşı ve Yusuf Paşa'nın yarasını büyü ile iyileştirme vaadi veren bir esirle (Seferis) genişliyor kurgu.
Yusuf Paşa ve gemisi Osmanlı için yeni bir savaşa, Kubat Paşa'nın yanına beklenirken; Paşa, Seferis'in büyülü dünyasına inanıp dümeni karanlık denizlere kırıyor. Ferman padişahınsa, denizler bizimdir diyor yani. Bundan sonra başlıyor asıl rüya belki de, belki de hiç bitmiyor kitabın sonuna kadar.
Kısa bir Odysseus destanı sanki, ki kitapta da açık gönderme var Odysseus'a. Tadı damağımda kaldı kitabın.
İlk romanı ve böylesine güzelken neden yazarla tanışma kitabı olmasın ki?