Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar Gönderileri
Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar kitaplarını, Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar sözleri ve alıntılarını, Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar yazarlarını, Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yabancılaşma ve umutsuzluk duygularını yatıştırmak amacıyla yaratılan görkem ve pırıltıların peşinden gitme sonucu yaşanan öfke ve işe yaramazlık, insanların bir türlü kurtulamadıkları bir kısır döngü içinde sürüklenmeleriyle sonuçlanmaktadır
Tarih boyunca bu denli ilgi görmüş olmasına ve günümüzde
ileri uygarlık düzeyine erişmiş bazı ülkelerde en önemli sağlık
sorunu olarak kabul edilmesine karşın, çağdaş insanın normaldışı davranışlar konusundaki bilgisi, diğer birçok konuda sahip olduğu bilgiye oranla oldukça yetersiz kalmış ya da bazı yanlış
kavrarnlara saplanmıştır
Ne var ki, kimi insanın Ay’a gidip kiminin
açlıktan öldüğü bir dünyada, kapsamlı halk sağlığı programları-
nın uygulanabileceği güne dek, Freud’un vaktiyle belirttiği bir
gerçeği de yaşamak zorundayız: Uygarlığın karşılığı nevrozla
ödenir!
Yukarıda da belirtildiği gibi, somut sistemleri oluşturan birim-
ler daha alt düzeydeki sistemlerden oluşur. Örneğin, tüm canlı
sistemlerin en alt düzeydeki sistemi hücredir. Hücre ise atom ve
moleküllerden oluşur. Organlar, doku niteliğini almış hücreler-
den, organizmalar organlardan, gruplar organizmalardan, top-
lumlar gruplardan oluşur. Toplumlar bir araya gelerek uluslarüs-
tü örgütleri oluştururlar. Sistemlerin düzeyi yükseldikçe canlı ve
cansız alt-sistemleri birlikte içerir, örneğin gezegenleri ve yıldız
sistemlerini de kapsar.
Bilgi daima bir göndericiden, bir alıcıya aktarılır. Bu aktarma
bir aktarıcı yoluyla sağlanır. Örneğin, yazılı bir kağıt, konuşmayı
aktaran ses dalgaları, kromozomlarda genetik belirleyicileri taşı-
yan DNA molekülleri, radyo dalgaları, bir hormonun molekülleri
ya da bir kapı kilidinin dişleri birer aktarıcıdır. Toplumsal sistem-
lerde para da bir tür bilgi aktarıcıdır. Yaşayan sistemlerde mad-
de-enerji ile bilgi aktanını sürekli bir akış içindedirler. Ancak, bu
akış içerisinde belirli bir konuda iletişim olabilmesi için, alıcının
iletişim içindeki madde-enerji ya da bilgi aktanını öğelerinden bi-
rine tepki verebilir durumda olması gerekir
Psikiyatri, çağlar boyunca olduğu gibi günümüzde de, insanı
ele alan diğer bilim dallarından farklı olarak, zihin ve bedenjkili-
sinin getirdiği çelişkiye bir çözüm aramak durumundadır. Kav-
ramsal yönden her zaman var olmuş olan bu farklılık, insanı nes-
nel açıdan ele alan biyoloji ile insanı genellikle öznel yöntemlerle
inceleyebilen dinamik psikiyatri arasında da gözlemlenmektedir.
Örneğin, insana ilişkin belirli bir konuyu biyolojik yönden ele
alan bilimsel çalışmalarda, aynı konuyu psikiyatri yönünden ele
alan çalışmalara genellikle hiç değinilmez.
Modern tıbbın babası olarak anılan Hipokrat (İ.Ö. 460-357), insan bedeninin tanrıların gazabına uğradığına inanmadığını açıklamış, ruhsal bozuklukların da doğal nedenlerle oluştuğu ve bunların diğer bedensel hastalıklar gibi tedavi edilmesi gerektiği görüşünü savunmuştur. Kafa travmalarının hareket ve duyu bozuk luklarına yol açabildiğine işaret eden Hipokrat, kalıtımın önemi üzerinde de durmuştur. Hipokrat, hastalarını her gün incelemiş ve günlük gözlemlerini ayrıntılı klinik raporlar halinde yazmıştır. Hipokrat, hastanın kişiliğini anlamada rüyaların önemini de fark etmişti. Bundan ötürü psikanaliz ekolünün en önemli kavramlarından birinin ilk kez onun tarafından tanımlanmış olduğu söylenebilir
Plato’nun (İ.Ö. 429-347) geliştirdiği önerileri de katabiliriz. Plato, bu insanların yaptıklarından sorumlu tutulamayacaklarını, normal kişilere verilen cezaların onlara uygulanmamasını, bu insanların kent içinde kendi başlarına dolaşmamalarını, aileleri tarafından en iyi biçimde bakılmalarını ve bunda ihmal gösteren ailelerden ceza alınması gerektiğini vurgulamıştır. Plato, farklılıklar psikolojisinin de öncüsü sayılabilir: Devlet adlı yapıtında insanların zihinsel gelişim ve diğer yetenekler yönünden gösterdikleri farklılıkların önemini açıklamış ve bireyin düşünce ve davranışlarında toplumsal ve kültürel etkenierin rolünden söz etmiştir