Özgün Dille ve Günümüz Türkçesiyle

Rübab-ı Şikeste

Tevfik Fikret

En Eski Rübab-ı Şikeste Gönderileri

En Eski Rübab-ı Şikeste kitaplarını, en eski Rübab-ı Şikeste sözleri ve alıntılarını, en eski Rübab-ı Şikeste yazarlarını, en eski Rübab-ı Şikeste yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geçer her ân-ı zevkı başka bir zevkın hayâliyle;
Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası* varsa, Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır; Göz yumma güneşden, ne kadar nûru kararsa Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır... *kal'a (Kol ve yüz burada mecazî anlamdadır. Allah bizim her vasıflandırdığımız sıfattan münezzehtir)
Reklam
Bütün bedâyî'-i hilkat görünse bir yerde, Döner kalır yine çeşmi o hüsn-i esmerde. O hüsn-i esmere meftûnluğu ezeldendir, Onun gamıyla Fuzûlî hayâta düşmendir. (Günümüz Türkcesi:) Bütün tabiatın güzellikleri gözükse bir yerde, Gözü yine dönük kalır o esmer güzelinde. O esmer güzelin aşkı sonsuzluğadır, Bu yüzden Fuzûli hayata düşmandır.
Girdâblar açar önüme bir derin serâb... Müdhiş, memâtdan bile müdhiş bu iktirâb!* (Dehşet, ölümden bile dehşet bu korkulu hüzün)*
Her dem sabâh olan güzel günlerin bu leyl (gece) Akşâmıdır ki eylemez artık sabâha meyl!
Senin Yerinde
Ve kendi güzelliğimi başlardım önce sevmekten, Bu, ruh için bir hak: Biraz da kendini sevmek değil midir yaşamak?
Sayfa 605
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.