Kızla oğlan sevişmeye girişmişler girişmesine de, çarşafların kedi desenleri varmış. Uzun bıyıklarıyla gülen, pençe atan, sırt kabartıp hırlayan bir yığın kedi. Genç adam karısına, ne bileyim işte, diyordu, miyavlamalar arasında seviştiğimizi bir türlü anlayamadım. Sürekli kedi miyavlamaları işitiyor, pençelendiğimi, boynumun, yüzümün, karnımın, kalçalarımın tırmıklandığını sanıyordum. Unutma ki, bu benim ilk defa tepeden tırnağa çıplak durumda yine tepeden tırnağa çıplak bir kızla aynı yatakta oluşum; kedilerse ciğerlerime, böbreklerime saldırıyorlardı, biliyor musun, doluyor doluyor boşalamıyordum, hep böyle oluyordum işte. En kötüsü, organıma bir pençe atılacakmış gibi, düşünsene... Karısı bir küçümsemeyle onu itiyor, başını çeviriyor, neyse ki benim nevresimlerimde hep çiçek ve kelebek desenleri vardı, hâlâ da öyledir; onların sesi çıkmaz; miyavlamaz, hırlamaz, tırmalamazlar, diyordu. Ama çiçek saplarında dikenler olabilir? Eh artık o kadarına da katlanmak gerekir. Yok, niye? Aslında insanın dümdüz, ak pak çarşafları olmalı.