Beni tiyatroya, müzeye, bir kitapçının edebiyat raflarına yönlendiren merak bambaşka. Seveceğim ya da sevmeyeceğim birinin yüzünü ve kalbini görmek isterim.
Kimse asla kabul etmez ama her tür fahişeliğin insan onurunun karargahı sayılan belden yukarıda, kalpte, beyinde, zihinde olduğunu düşünürüm. Bununla tartarım karşımdakini.
Biraz konuştuk, Avord'daki anılardan söz ettik, kimsenin savunamadığı anılardan. Yüzlerinde tek bir canlılık belirtisine rastlayamadım. Demek çoktan ölmüş ve gömülmüşlerdi.
Benimle aynı kaderi paylaşan insanlara karşı zafer kazanmanın bana ne katacağını anlayamam. Artık siyasal bir hayvan da sayılmam, çünkü bütün düşmanlarımda kendimi görürüm. Gerçek zaaf bu olmalı herhalde.
Bugün bile saf olmasına iyi bir safım ama, insan öldürmenin kabul edilebilir bir çözüm olduğu düşüncesine ulaşabileceğim "o yüksek tepeler"e erişmek üzere eğitilmemiş türde bir saf.