Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği

Ataol Behramoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Dikkat!
(...) bireysel kişiliğin yapıttaki yansımalarını "biyografik" verilerle açıklama çabası, tek başına, yüzeysel ve kolaycı bir yaklaşımdır.
Sayfa 8 - Tekin Yayınevi / II Baskı / SunuşKitabı okudu
Aleksandr Puşkin üzerine düşünmek Rus edebiyatının tümü üzerine düşünmekle eş anlamlıdır.
Sayfa 7 - Tekin Yayınevi / 2. Basım / SunuşKitabı okudu
Reklam
aleksandr Puşkin her şeyden önce ozandır. Rus ve dünya yazınına, aralarında ''Ruslan ile Ludmila'', ''Çingeneler'', ''Bahçesaray Çeşmesi'', ''Kafkas Tutsağı'', ''Yevgeni Oneğin'' gibi anlatı-şiirler de bulunan ölümsüz bir şiir mirası bırakmıştır. Fakat onun ''Byelkin'in Hikâyeleri'', ''Dubrovski'', ''Yüzbaşının Kızı'' vb. öykü ve romanları da şiir
Gerçekçiliğin Tarihi’nde Boris Suçkov, gerçekçiliğin “yaratıcı bir yöntem olarak, insanın entelektüel gelişmesinin belli bir evresinde, insanların doğayı ve toplumsal gelişmenin yönünü anlamaya zorlandıklarını duymaya başladıkları bir zamanda, önce belli belirsiz vahşi tutkulardan ya da tasarlanmış bir tanrıdan gelmediğini, bunların gerçek ya da doğrusu, maddi nedenler tarafından belirlendiğini kavramaya başladıkları zamanda ortaya çıkmış tarihsel bir fenomen” olduğunu söylüyor. “Sanat ve edebiyatta gerçekçi yöntem, toplum üyelerinin, toplumsal ilişkiler mekanizmasının çalışmasını belirleyen temelde saklı kalmış güçleri ele alma göreviyle karşı karşıya kaldıkları zaman ortaya çıkmıştır.” Yine Suçkov’un sözleriyle: “Gerçekçilik günlük hayattan yola çıkarak işe koyuldu. İnsanın çevresinde gördüğü hayatı tasvir edişine facetia’lerde, fabliaux’larda, schwanke’lerde, daha sonra da XVI. ve XVII. yüzyıl halk ayaklanmalarının, köylü isyanlarının ve kanlı din savaşlarının mayasıyla yoğrulmuş pikaresk romanlarda rastlayabiliriz. Ne var ki, bunlar kelimenin tam anlamıyla gerçekçilik değil, gerçekçiliğe bir başlangıçtır… Antik, Gotik, Barok ve Rokoko sanatının yazılarında ya da klasikçi yazarların yapıtlarında gerçekçiliğin izlerine rastlanabilse de toplum ve birey hayatının tüm karmaşık ilişkileri içinde incelenişine ancak gerçekçilik ile başlanabilmiştir.”
Sayfa 27
"Bir Armağan ki"
Bir armağan ki rastlantısal, boşuna Yaşam, bana neden verildin sen? Ve gizemli bir yazgıyla İdama hükümlüsün, neden? Beni hangi düşmanca güç Çağırdı yokluktan? Kimdir o, tutkuyla dolduran ruhu Ve aklı kuşkuyla karıştıran? Bir amaç yok gelecek zamanda: Yürek bomboş ve yok bir yararı aklın, Ve üzüyor beni tasayla Tekdüze gürültüsü hayatın
Sayfa 166Kitabı okudu
Kimi cahil ve hırslı kişiler istiyorlar ki, onları meydana getiren ilkeler olmaksızın duygular olsun, atılan tohum olmaksızın çiçek, gebelik olsun. Peki ama sanat doğadan daha güçlü olabilir mi?.. Nereden başlarsanız başlayın, her şey bağlıdır birbirine, iç içe geçmiştir. Neden, etkiyi sezinlememizi; etki de nedeni izlememizi sağlar.
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1830'lu yıllarda Puşkin'in yaratıcılığında giderek ön plana çıkan tema, Boris Godunov'daki " halk gizlice karışıklığa eğilimlidir" özdeyişiyle başlayıp Bronz Atlı'da Yevgeni'nin ( bu "patetik, küçük adam"ın)" devletin gücünü temsil eden" Bronz Atlı'ya umutsuz ve delice karşı çıkışıyla süren " halk ayaklanması fikri"dir ... " Puşkin'in ( ... ) Dubrovski'de, 'kırılmış ve horlanmış' insanların bir köylü isyanında bir araya gelebilmesi olanağını, ya da ( ... ) Yüzbaşının Kızı'nda herşeye rağmen herkesi 'huşu içinde bırakan' bir kahramanın köylü isyanıyla ilgisi olabilmesi olanağını incelemiş olması bir rastlantı değildir; çünkü Puşkin için bir halk ayaklanması kesinlikle yasal birşeydi."
Sayfa 207Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.