Saplantılı Düşüncelerden Kurtulmak
Sally M. WinstonSözler ve Alıntılar
Düşünceleriniz istemediğiniz davranışlar sergilemenize veya olayların gerçekleşmesine sebep olmaz. Düşünceler, yaşadığımız dünyanın gerçeklerini değiştiremez. Düşünceler maddeleri hareket ettiremez veya insanlara zarar veremez.
Üretken endişe, bir tür planlama şeklidir. Bir problem ile başlar ve cevap bulma ile devam eder. Sonrasında ise aksiyon planı gelir. Önemli olan çözüm ve aksiyon planı sonrasında endişenin ortadan kalkmasıdır.
...
Zehirli endişe ise belirsiz veya bilinmeyen bir konuyu çözmeye çalışmaktır. Bir çözüm veya aksiyon planı yoktur. Problemi 'çözmeye' çalışmaya başlarsınız ve tüm süreç kendini defalarca tekrar eder. Buna takılıp kalırsınız.
Aktif olarak uyguladığınız, kaçmaya yönelik teknikler umutsuzluğunuzu ve korkularınızı artıracak, düşüncelerinizin daha yapışkan hale gelmesine sebep olup karmaşayı artıracaktır. Bu teknikleri pasif olarak uygulamak ise düşüncelerinizin bir tehlike içermediğini, önemsiz olduklarını ve onlarla savaşmaya ihtiyacınız olmadığını bilerek olur. Böylelikle düşünceleriniz sizden ayrılır ve sizi yalnız bırakıp uzaklara gider.
Düşüncelerimizle olan karmaşa, onların mesajlarını ciddiye almamızla başlar. Onların mesajlarını önemsiz görebilirsek, içeriği görmezden gelerek arkasında yatan sebeplere odaklanabiliriz.
Kendi dikkatinizi dağıttığınızda bunun size faydası geçici olacaktır. Zihninizin bir bölümünü bu iş için görevlendirirsiniz ve sürekli olarak düşüncelerin geri gelip gelmediğini kontrol eden bir kapı yaratırsınız. Bu yüksek alarm seviyesindeki izleme sistemi aslında onları davet etmekten başka bir işe yaramaz.
Anda olmak; düşüncelerinizi, hislerinizi ve duygularınızı bir yargı veya değerlendirme yapmaksızın izleyebilmektir.
Yapışkan zihnin biyolojik temelleri vardır. İki ana faktör şudur: Birincisi genetiktir. Bu eğilim ailenin kalıtsal mirasıyla ilgilidir, beyin yapısı ve biyokimya rol oynar. Yapışkan zihinli birçok kişi aile üyelerinde de olduğunu belirtmiştir. İkinci faktör ise strestir. Zihniniz hastalıklarda, iyi veya kötü olaylarda, stres yaratan durumlarda ve duygusal karmaşalarda daha yapışkan olmaya eğilimlidir.