Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Savaş Anıları

Ernesto Che Guevara

Savaş Anıları Sözleri ve Alıntıları

Savaş Anıları sözleri ve alıntılarını, Savaş Anıları kitap alıntılarını, Savaş Anıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir devrimcinin son mısralarıydı bunlar. Üstelik bir aşk türküsüydü ihtilâle adanmış. Bir vatana, bir kadına… Ve bu son mısralar, El Patajo’nun Küba’da tanıyıp da sevdiği bir kadına yazılmıştı, şöyle ki: Al bunu sadece bir yürek Tut avucunun içinde Ve tan yerleri ışırken Aç elini Doğan gün ısıtsın onu. Yüreği aramızda El Patajo’nun. Onu sevenlerin ve onun sevdiklerinin ellerinde yüreği.
Sayfa 19 - Payel Yayınevi
Devrim tarihi basit insanların içten çabalarıyla kurulmuştur. Bizim görevimiz, her insandaki iyilik ve soyluluğu geliştirmek, tam olarak bilinçli olmayan David’den, günün ışığını göremeyen Banderas’a kadar herkesi bilinçli duruma getirmektir. Devrim ayrıca karşılıksız fedakârlıklar ister. Bugün devrimin başarılarını görenler, geride kalanları da hatırlamak ve onlar gibilerin daha az olduğu bir gelecek için çalışmak zorundadırlar.
Sayfa 108 - Payel Yayınevi
Reklam
Yanımız,yöremiz buram buram özgürlük kokuyordu.
Fidel bir destan yaratıyor, oradan oraya koşuyor, bir yandan yoldaşlarımızın başına gelenlere üzülürken, bir yandan en olmayacak tehlikelere atılmaktan geri kalmıyordu. Bu günlerce böyle sürüp gitti. Sonunda bazı subaylarla beraber oturup bir mektup yazdık ve canını gerekli gereksiz tehlikeye atmamasını ihtilâlin geleceği adına kendisinden rica ettik. Fazla duygulu ve biraz da çocukça olan bu mektubumuzu, sanırım okumadı bile. Okumuşsa da dediklerimize kulak asmadı.
Sayfa 206 - Payel Yayınevi
Ernesto,Guatemala'da iken bir çok Küba'lı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmış,bunlarla yakın arkadaşlık kurmuştu.Onlardan Küba hakkında geniş bilgi toplamıştı.Hatta kendisine Che adını,Küba İhtilaline önemli katkıları olan Nico Lopez'in Guatemala'da iken taktığı söylenir.
Düşman eline bıraktığımız adamlarımıza içim kan ağlayarak veda ettim. Ucunda ölmek de olsa kendilerini düşmana bırakmamamız için diretiyorlardı. Fakat hayatlarını koruyabilmek, uzatabilmek için bütün fırsatları değerlendirmemiz gerekiyordu. İki yoldaşımızı, kendilerini elden geldiği kadar iyi şekilde tedavi ettiğimiz yaralı düşman askerleriyle birlikte orada bırakarak ayrıldık. Düşmanın bu yoldaşlara iyi baktığını sonradan öğrendik.
Reklam
Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin.. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle ve de savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaksa,ölüm hoş geldi, safa geldi!
Ya burada, son adamımızın damarlarındaki kanın son damlasına kadar savaşıp öleceğiz ve kentlerde koca bir genç kuşak yok olup gidecek, ya da en akıl almaz engelleri aşıp zafere ulaşacağız.
Devrim arıtır insanları, geliştirir, ilerletir, tıpkı usta bir çiftçinin bitkilerdeki noksanlıkları bulup, düzeltip, daha iyi bir ürün sağlaması gibi.
İlk kamyonu sardığımızda, içinde iki ölü ve bir de can çekişirken bile çarpışmaya gayret eden yaralı bir düşman askeri bulduk. Adamlarımızdan biri, bu askerin çabalarına soğukkanlılıkla son verdi. Bu askerin böylesine barbarca hareket etmesinin nedeni, ailesinin büyük kısmının Batista Ordusu tarafından yok edilmiş olmasıydı. Bununla beraber kendisini şiddetle azarladım. Bu söylediklerimin kamyonun altında çadır bezlerinin arasına gizleniş hareketsiz duran yaralı bir düşman askeri tarafından duyulduğunun farkında değildim. Benim söylediklerinden ve azarladığım savaşçının özür dilemesinden cesaret alan yaralı düşman askeri, ortaya çıkarak kendisini öldürmememiz için biz yalvarmaya başladı. Savaşçılarımızdan biri yanına yaklaştığı zaman, öldürüleceğinden korkan bacağı kırık asker, “Öldürme, öldürme! Che esirleri öldürmeyin diyor” diye bağırıyordu. Çarpışma bittikten sonra onu bıçkı atölyesine götürüp ilk tedavisini yaptık.
Sayfa 144 - Payel Yayınevi
Reklam
Kahve fideleri umutla beklenen meyvelerin tomurcuklarını verdiği zaman, toprakların yeni bir sahibi çıkıveriyordu. Bu ya bir yabancı firma, ya bir yerli yağmacı, ya da köylülerin gırtlaklarına kadar borca gömülmüş olmalarını fırsat bilen bir vurguncu oluyordu. Yabancı firmaların ya da yerli toprak ağalarını hizmetindeki siyasal cacipueler (önderler), jandarma kumandanları, bu keyfi davranışlara başkaldıran köylüleri ya hapse atıyor ya da öldürüyorlardı. Deneyimsizliğimiz yüzünden Alegria de Pio’da uğradığımız yenilgiye paralel olarak, burada karşılaştığımız yenilgi ve umutsuzluk manzarası buydu. Köylüler, bugün artık efsaneleşen, sakalları o günlerde yeni yeni uzamaya başlamış bu ince, zayıf adamların, kendileri gibi baskı güçlerinin yeni kurbanları olduğunu anladılar. Ve bize sürekli olarak, hiçbir çıkar gözetmeden, yenilgiye uğrayanlardan hiçbir şey beklemeden yardım ettiler.
Sayfa 168 - Payel Yayınevi
Astronomi bilgilerime dayanarak kutup yıldızını bulduk ve tam iki gün onu kendimize rehber edip doğuya, Sierra Maestra’ya doğru yürüdük. Aylar sonra, yolumuzu bulmak için seçtiğimiz yıldızın kutup yıldızı olmadığını öğrendim. Doğru yolda ilerlememiz tamamen bir talih eseriydi.
Varımız yoğumuzla varolduğumuzu gösterebilmek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekiyordu.
Bu alıntıya insan kalbini bırakır
Politikacıları ihtilale karıştırmayın. Bırakın onlar küçük pazarlıkları, çocukça hevesleri, sonsuz hırsları ve önceden paylaştıkları ganimetlerin hayaliyle başbaşa kalsınlar. Çünkü insanlar, bunlardan çok daha başka şeyler uğruna ölmekteler Küba'da.
Siyasal mücadele, çok karmaşık ve çelişkilerle dolu bir konuydu. Batista, diktatörlüğüne gerekli desteği sağlamak, ülkeyi keyfince yönetmek için, seçimlerde hile yaptırmış, aklına eseni yasalaştıracak çoğunluğu binbir sahtekârlıkla elde etmişti.
Sayfa 181 - Payel Yayınevi
135 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.