Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Servet-i Fünun Şiir Estetiği

Hasan Akay

Servet-i Fünun Şiir Estetiği Sözleri ve Alıntıları

Servet-i Fünun Şiir Estetiği sözleri ve alıntılarını, Servet-i Fünun Şiir Estetiği kitap alıntılarını, Servet-i Fünun Şiir Estetiği en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yani şair, çağlarüstüdür; küresel bir kahramandır; âlemleri durmaksızın dolaşan evrensel bir gezgindir; tehlikelerden, uçurumlardan, iniş çıkışlardan asla korkmayan bir adamdır. Ruhu, inleyen ruhların saklı suskunluğunu dinler. Toprak semavi bir nida bırakır gözlerinin önünde...
Sanat herkese hitap eder. Kimisine haykırmak, Kimisine müphem fısıldamak suretiyle. Ve bırakınız söylesin temmuz güneşi ve deniz vüs'ati gibi! Cenap Şahabettin
Reklam
Cenab'a göre: Güzel bir edebî eser mutlaka hayat damarlarını heyecanlandırır. Bu hayati heyecân okuyucuda bir hususi zevk meydana getirir. İşte o hususi zevkin derecesine göre “Falan eser filan eserden daha güzel" deriz. Bir edebî hissedişin latif tesiri içinde bulunan okuyucu “şu eser bu eserden daha güzel” hükmünü verirken tercih ettiği eserin faydasını hatırından geçiremez.
Gözünüzü fazla açmağa gelmez; zira kuyusundan karşımıza çıkacak hakikat hiç de ressamların ve heykeltraşların tasvir ettikleri gibi kusursuz bir kadın güzeli değildir. Buna telmîhen büyük Hâmid, 'Hep iğbirârdır yüzü gülmez hakikatin' demişti. Benim kanaatime göre edebiyatta her güzellik bir hakîkattır ve ancak çirkine yalan diyebiliriz. Kendi hesabıma ben bir şiir okurken sidk ve kizb meselesini hiç hesaba katmam.”
Sayfa 414Kitabı okudu
Divan şairlerimiz... her duyguda zirve bir söyleyiş
Mehmet Celal'in şair tipi eskilerden bir divan şairinin takdim ettiği şu hayale (hayalî tipe) oldukça yakındır: “Hasretinden o kadar inceldim ve ıslandım ki ey sevgili, kirpiklerine as da kurut beni!" Mehmed Celâl’in şairi de o kadar ince ve ıslak! Sanki kirpiklerinde denizler var!
H. Ziyâ'nın Cenab hakkında sarf ettiği şu sözler, vezin konusundaki düşüncelerin niteliğini de açığa çıkarmaktadır: “Aruza parmaklarının arasında şaşırtacak marifetler yapdıran, kafiyeleri hiç beklenmiyen ve umulmıyan yerlerden bir hokkabaz maharetile avlayan, nazım eşkâline her gün bir libas giydirerek bir kaléidoscope(çiçek dürbünü) gibi türlü türlü renklerle gözleri kamaşdıran bir san’atkâr, sade bir şair değil, hârikalar icad eden bir hünerverdi.
Reklam
Cenab, memleketleri farklı iki şair olarak Fuzûlî ve Nef'î'yi ele alır. Ona göre Bağdatlı Fuzûlî’nin rehaveti, ruhundan kendi kendine hasıl oluyor gibidir. Nef'î'nin üslubunda da bir hararet var fakat bu hararet, kış sabahlarında deniz üstünde dolaşan balıkçıların çırpına çırpına elde ettikleri hararet gibi, kalbin heyecan ve halecanıyla, cebr ve hareketle bulduğu bir sıcaklıktır ki tabii olarak yok olacaktır: Hayallerinin bütün sıcaklığını kasidelerine sarf eden Nef'î bir gazel yazmak istediği zaman ruhunu yorgun, normal hâline dönmüş, âdeta soğuk buluyor; yazdığı gazel dağ tepesinden kopmuş bir çığ parçası gibi soğuk oluyor.
Filhakika şiir ne kadar tabiî olursa o kadar güzel olur. | Recaizade Mahmut Ekrem
Servet-i Fünûncuların önceledikleri şey sanat, referans aldıkları şey benlikleri idi.
Ona göre(Cenab Şahabettin) şair de fen adamı da gerçekte “tarif" etmektedir. Ancak şairinki âlimin tarifinden farklıdır. Mesela gök kubbeyi tarif eden gök bilimcilerin eserleri birbirine benzerler. Bu bir gerekliliktir, çünkü hepsi de “hakikat-lisan” şeklindeki riyazi düstura dayanır. Hâlbuki aynı gök kubbeyi bin hakiki şair tarif etse bin çeşit neşide ortaya çıkar; çünkü her birinde "hisse-i hakikat ve hisse-i lisan”dan başka bir de “şairin hisse-i ruhu” vardır.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.