“Bu eser ilk defa 1884’te basılmıştı. Sonra 1919’da yani tam
otuz sene sonra ikinci defa basılıyor.
Okuyucular bu yaşlı hikâyede şimdiki Hüseyin Rahmi’nin
acemi, zayıf, cılız, fakat ileride bol meyve vermeye müsait bir
fidanını göreceklerdir. Bu çelimsiz fidan dayanıklı bir gövde
oluncaya kadar yirmi yıl monarşinin tehlikeli fırtınalarıyla hırpalandı.
Bazen köküne yakın budandı. Hayatım, özünü muhafaza
için muhtaç olduğu gıdaları bulamamak tehlikelerine
düştü.
Bu ‘ŞIK’ romanı yazarlık caddesine attığım ilk adımımdır.
Onun için bunun kendimce heyecanlı bir biyografisi vardır.
Eserin yazılış tarihi, neşrinden iki üç sene kadar da öncedir.
Birinci kısmı hemen mektepte yazılmıştır. Zaten birçok cümlelerindeki
beceriksizlik, acemilik; adeta çocukluk, bazı fikirlerdeki
büyük saflık, okuyanlara bu hakikati söyler.”