Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasi ve Edebi Portreler

Yahya Kemal Beyatlı

En Eski Siyasi ve Edebi Portreler Sözleri ve Alıntıları

En Eski Siyasi ve Edebi Portreler sözleri ve alıntılarını, en eski Siyasi ve Edebi Portreler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aruzla "seviyorum" denilemez lakin "seviyorum" diyemeyen bu veznin aşkı ifade etmemiş olduğunu zannetmek, göz önünde duran koskoca hakikati inkar edip münhasıran "mantık" a inanmak olur.
Sayfa 27 - İstanbul Fetih Cemiyeti 1950 yayınlarıKitabı okudu
Muallim Naci'yi Türk şiirinin son peygamberi gibi görürdü Ali Kemal.
Sayfa 66 - İstanbul Fetih Cemiyeti 1950 yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tevfik Fikret'i ilk defa 1912 yazında, arkadaşım Şefik Esad'ın delaleti ile tanıdım. On seneden beri şiirine aşina idim. Kendi nesiimin bütün çocukları üzerinde olduğu gibi, rûhumda, ahlakımda, zevkimde, lisanımda, sa'atımda en büyük tesiri o icra etmişti. Şark aleminden kafamı o çıkarmıştı. Bir müddet onun kainatında kalmıştım.
Ziya Gökalp
Onun, iki asır evvel Almanya içinde Almanlığı keşf eden "Leibnız" gibi, Osmanlı İmparatorluğu içinde Türklüğü keşf eden bir adam oldu­ğundan şüphelendim.
Ziya Gökalp
Doktor Nazım Bey beni ona tanıttı : Sana Paris'den gelmiş eski bir Türkçü takdim edeyim, konuşunuz ve anlaşınız!" dedi. Ziya Bey pek ziyade sevindi, Cağaloğlu'na doğru hem yürüyor, hem konuşuyorduk. Lakin ben artık doktor Nazım Bey'in, Abdülhamid devrinde, Paris'deki muhitimizde, tanıdığı müfrit türkçü. değildim, hayalini türkçülüğe ilk kaptıran her Türk'ün gördüğü Turan rüyasından uyanmıştım, ırk birliği gibi ve saf menşe'lerimize rücû gibi ilk şedid arzularımız bahsinde uslanmıştım, kendi vatanımızın o zamanki siyasi hududları içinde bir türklüğe razı olmuştum, bin yıl evvelini kable't-tarih sayarak, bin yıldan beri kökleştiğimiz Anadolu ve Rumeli topraklarında, daha küçük mikyasda bir türkçülüğe meyl etmiştim. O vakıtki tabiri ile, bir Osmanlı Türklüğü arzu ediyordum, Ziya Bey'e benim ustanmış düşünederim dar ve tatsız göründü.
Ziya Gökalp
İnsanlara ateş vermek istediği için Kaf Dağları'na zincirlenmiş ola Promete gibi Ziya Bey kafası ile ilme zincirlenmişti, o zincirinden bir an ayrılamıyordu, hayata, "tabiate, havaiyata dair, dereden tepeden konuş­mak nedir bilmiyordu. Her kelime ve her hadise onda bir fikir silsilesini uyardırırdı.
Reklam
Ziya Gökalp
Muzafferiyetten sonra tekrar meb'us intihab edildiği zaman, gerek eski arkadaşları ve eski muarızları kendisine serzenişkar oldular. Devlet değişmiş, vatan değişmiş, hasılı türklüğün hayat sistemi değişmiş iken, ister dahi, ister alim olsunlar, nihayet birer ferd olan insanların değişmesinde ayıp aramak bilmem ne derece doğrudur?
Ziya Gökalp
Ziya Bey'i son defa Fransız Hastahanesi'nde gördüm ve hastahanenin müdiri dostum doktor Gassend'e onun bizim ne kıymette milli bir hazinemiz olduğunu söyledim; kurtarabileceğini, bütün meş'un tahminlere rağmen, umdum. Lakin iş işden geçmişti. Ziya Bey'i kaybettik; hem de öyle bir zamanda kaybettik ki kaybettiğimiz başın cevherini havas zümresi bile hakiki bir şuurla anlayamadı. Ziya Bey'in bir radyum olan dımağı söndüğü günden beri vatandaki ilirde karanlık vardır.
Yusuf Akçura
Yusuf Akura Ittihad ü Terakki Cemiyeti'ne yazılmağa gittiği gün, tahlif edileceği sırada Osmanlılığa ve Kur'an'a inanmadığını, binaenaleyh o tarzda yemin edemiyeceğini beyan ettiği için dışarı çıkarılmış ve Cemiyet'in gazabına, tehdidine ve tâkîbine uğramıştı.
"Kimse idrâk etmedi mânâsını dâvâmızın Biz dahî hayrânıyız dâvâ-yı bî-mânâmızın"
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.