Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Muhammed Nurullah Yiğit

Muhammed Nurullah Yiğit
@amphetazolam
Sıkı Okur
Zaman yolcusu.
Edebiyat & Tarih
Mersin
20 kütüphaneci puanı
2426 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
İşte ben hep böyle garip mahzun, Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Reklam
Hepsinin de trajedisi var; hepsinin de geçmişte kalan bir şair arkadaşı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ölüm, sen ne kadar evlaysan da hayattan ben senin rehberliğinde kötülüğe mahremim.
Reklam
ben şimdi kalkıp gel desem sana hangi sıradan ölü tenezzül edecek bu çağrıya
İslam literatüründen ve tuhaf gelecektir; lakin Johan Sebastian Bach'ten edindiğim bir alışkanlığım var. Her yazımın sonunu "Soli Deo gloria" (Yalnız Tanrı'ya şükürler olsun) ve "الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ" (hamd yalnızca alemlerin Rabbi Allahadır) ile bitiriyorum. Hissiyatı da gücü de pek tesirli.
Muhammed Nurullah Yiğit

Muhammed Nurullah Yiğit

@amphetazolam
·
08 Haziran 2023 00:45
Karalama Defterimden
İçim daraldığı, canım sıkıldığı için yazıyorum bu satırları. Yazmazsam ruhsal bir bunalım içine girecekmişim gibi geliyor. Doğrusunu istersen, sevgili okuyucu, yazı yazmak beni ziyadesiyle rahat hissettiriyor. Kimseye eyvallahım olmuyor yazarken, kimsenin nazını çekmeme gerek kalmıyor. Yazım, beni bütün dikkatiyle dinliyor. Bir an olsun bana
Hep benimle olan ama hiç benim olmayan varlığın yarattığı huzursuzluk uykudan korkar etti beni. Üç gecedir uyuyamıyorum. O şeyin varlığı beni uyku ile uyanıklık arasında tutup rahatsız ediyor sürekli. O hep benimle olan ama hiç benim olmayan şeyin gözüme sen gibi göründüğünü söyleyebilmiştim sana. O an aşık olur muydun bana? Bunları seni üzmek için mi yapıyorum? Deliriyorum.
Kübra

Kübra

@lotuscicegi7
·
27 Nisan 18:54
Acıtmak, incitmek, üzmek istemiyordum onu; ama günler geçtikçe bilerek ya da bilmeyerek acıtıyor, incitiyor, üzüyordum.
Sayfa 53 - Metis Yayınları
Bilmek neye ömür içerdeyse eğer heves ve kent yolları üzerinde yakılan iblis hanları; yazısı da, turası da bir, silik, meczup, kederli zaman adına konuşulan mukaddes; sus; Renk vermiyor siyah soyut tehlikedeyken dip beden.
Reklam
-bana bir cast ajansı gösterin peygamber rolü için üç beş oyuncu lazım! diye bağırıyordu kendi ücretsiz cehenneminde!
Muhammed Nurullah Yiğit tekrar paylaştı.
Edebiyat-ı Cedide'ye "Servet-i Fünûn'un Edebiyatı" adını vermek çok yanlıştır: Servet-i Fünün'un doğurduğu, kundakladığı, büyüttüğü, kucakladığı, yaşattığı, hiç değilse beşiğini salladığı şöhretler hem Edebiyat-ı Cedide'ye, hem Fecr-i Âti'ye hem de geçen Dünya Harbinden bugüne kadar daha yeni nesillere mensup, yarım asırlık edebiyat tarihimizi dolduran isimlerin hemen hepsidir. Servet-i Fünûn âdeta bütün yenilik edebiyatımızın cümle kapısıydı ve oradan geçmeden, ileride daha esaslı tasfiyelere hazırlanmak şartiyle, kültür sarayımızın bahçelerini dolduran kalabalıklara katılmak mümkün değildi. Ben de bu kapıdan geçtim. İlk yazılarım, Maupassant'tan tercümelerim, La Bochefoncauld'ya ve Rousseau'ya dair müptedice incelemelerim, geçen Dünya Harbinde, Servet-i Fünûn'da çıktı. Bu mecmua, hayatının ikinci yirmi beş yılı içinde, şaşmadan ve usanmadan, amatörlerin tecrübe tahtası ve heveslerin tezgâhı olmaya devam etmiştir.
Sayfa 120 - Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
Tıkandı, düşüne düşüne âlemi Boğazıma kadar, içim; Harpse harp, sulhsa sulh, insansa insan... Yeter!
Muhammed Nurullah Yiğit tekrar paylaştı.
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.
Sayfa 222
24,6bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.