Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sosyolojik Düşünmek

Zygmunt Bauman

Sosyolojik Düşünmek Gönderileri

Sosyolojik Düşünmek kitaplarını, Sosyolojik Düşünmek sözleri ve alıntılarını, Sosyolojik Düşünmek yazarlarını, Sosyolojik Düşünmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sosyal olarak denetlenen bir terbiye kaçınılmazdır çünkü insanların doğal eğilimleri bir arada yaşamalarını imkânsız kılar, hem de kabul edilemeyecek kadar kaba ve tehlikelidir. Çoğu düşünür bazı doğal dürtülerin baskısının özellikle güçlü olduğu ve bu yüzden her insan grubu tarafından şu ya da bu biçimde düzenlenmesi gerektiği fikrine katılır. Cinsellik ve saldırganlık dürtüleri, grupların ancak felaketleri pahasına denetim altına almayı düşünmeyebilecekleri dürtüler olarak adları en sık anılanlardır. Düşünürler, bu gibi dürtüler özgür bırakılacak olursa hiçbir grubun dayanamayacağına, dürtülerin, sosyal hayatı bütünüyle imkânsız kılacak kadar şiddetli çatışmalar doğuracağına işaret ederler.
Sosyoloji "sakinler" arasında kimsenin bırakın yanıtlanmayı, sorulduğunu bile hatırlamadığı sorular sorarak rahat ve sessiz hayat tarzını bozar. Bu gibi sorular belli olan şeyleri bulmacalara dönüştürür; bildik olanı bilmedikleştirir. Ansızın hayatın günlük akışı masaya yatırılır. Artık o yalnızca olası tarzlardan biri, tek ve eşsiz olmayan, "doğal" olmayan bir hayat tarzı olarak görünür.
Reklam
Sosyoloji en başta insan dünyası hakkında bir düşünme biçimidir.
140 karakterlik bir tweet paylaşımında mutluluğun ne kadar ifade edildiğini hesaplamaya yetkin algoritmalar, her gün atılan tahmini 500 milyon tweet'i analiz etmek için tasarlanmıştır. Bireysel eylemlerimiz içinde mutluluğumuzu sayıp çizelgeye döken canlı bir laboratuvarın parçası oluruz.
Zaman metalaştığında hız ekonomik bir değere dönüşür.
Tüketim toplumlarında, önemli olan şeyin tatmin değil arzu olduğunu söyleyebiliriz. Basitçe arzunun arzuladığı şey daha fazla arzudur.
Reklam
Eski bir atasözüne göre, bir yere varmaktan daha iyisi umutla yola devam etmektir.
Uygar toplumda bir kişi büyük kalabalıkların elbirliğine ve yardımına ihtiyaç duyarken, bütün hayatı birkaç arkadaş edinebilmesine ancak yeter.
İlişkilerimiz son tahlilde, sağlam temelli olabilen ya da olmayabilen güvene dayanır...
Muhtemelen sizin de, hem de çok defa, konuşmanıza "hepimizin hemfikir olduğu gibi" ifadesiyle başladığınız oluyordur. Eminim, insanların da böyle konuştuğunu duydunuz. Ya da bu ifadeyi gazete makalelerinde, özellikle aslında bir tür okura seslenen baş makalelerden okuyorsunuz. Ancak hiç kendinize bu "hemfikir" olan "hepimizin" kim olduğunu sordunuz mu?
Reklam
İnsanlar "her şey her zamanki gibi", "herkes her zamanki gibi" dedikleri sürece sorulacak soru ve neredeyse yapılacak hiçbir şey yoktur. Aşinalık yalnızca sorgulayıcılığın ve eleştirinin değil, aynı zamanda yenilik arayışının ve değiştirme cesaretinin de en amansız düşmanıdır.
İçimizde "ötekilerin" refahı ve iyiliği için belli bir sorumluluk hissi doğduğunda o beşeri ilişki ahlaki bir yan taşır. Sorumluluğumuz bütünüyle diğerkam/özverili ve koşulsuz olduğu sürece ahlakidir. Basitçe birey oldukları, dolayısıyla bizi sorumlu olmaya zorladıkları için diğer insanlara karşı sorumluyuzdur.
Düşmanlarla savaşırız, dostları severiz ve onlara yardım ederiz; ama ne düşman ne dost olanlara ne diyeceğiz? Ya da hem düşman hem dost olanlara?
Seçme özgürlüğü kendi başına kişinin seçimlerini hayata geçirme özgürlüğünü garanti etmez, hele niyet edilen sonuçlara erişme özgürlüğünü hiç temin etmez. Özgür davranabilmem için, özgür iradeden başka kaynaklara da ihtiyacım vardır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.